Amerika Birleşik Devletleri dendiği zaman hemen herkesin aklında başka bir özelliği canlanabilir. Kimileri "Melekler Şehri" Los Angeles'ı kimileri görkemli şehir New York'u hayal etmeye başlar. ABD, belki de tüm dünyanın gündeminde olan tek şehirdir. Her gün neler olup bittiği, başkanının neler dediği, doların hangi para karşısında güçlendiği veya borsasında hangi rekorun kırıldığı takip edilir.
Birçok konuda dünyadaki süper güç olarak bilinen ABD, Amerikan doları ile finans piyasalarının nabzını tutmaktadır. Her ülkenin takip ettiği bir döviz kuru vardır ve bu genellikle kendi paralarının Amerikan doları karşısındaki değerini göstermektedir. Hemen hepimizin bildiği gibi dolar kuru, Türkiye ekonomisinde belirleyici ve yön verici etkenlerden birisidir. Dolar kurunun yükselmesiyle birlikte birçok ekonomik veride dalgalanma görülmektedir.
[renkbox baslik="Suudi Arabistan Para Birimi: Riyal Hakkında Bilgiler" link="https://bilgihanem.com/suudi-arabistan-para-birimi-riyal/" resim="https://bilgihanem.com/wp-content/uploads/2018/05/suudi-arabistan-para-birimi-riyal-hakkinda-bilgiler.jpg" renk="yesil" yenisekme="evet"][/renkbox]
Finans sektöründe adını sürekli duyduğumuz ABD ve dolar belki de hepimizin en çok merak ettiği konuyu oluşturmaktadır. Bu yazının amacı, Amerikan dolarının tarihçeden basım özelliklerine kadar her detayını öğrenebileceğiniz bir rehber olmasıdır. Bu bilgilere yer verirken de merak ettiğiniz soruların cevaplarını bulabileceksiniz.
Amerika Birleşik Devletleri Para Birimi Nedir?
Elli eyalet ve bir federal bölgeden oluşan Amerika Birleşik Devletleri'nin para birimi dolardır. Resmi adı Amerikan doları olsa bile dolar dendiği zaman herkes onun kastedildiğini anlamaktadır. Uluslararası piyasalarda kısaltması USD şeklindedir ve United States Dollar kelimelerinin baş harflerinden türemiştir. Sembolü ise $ şeklinde gösterilmektedir.
Doların yönetimi ve kontrolü, Amerikan Merkez Bankası (FED – Federal Rezerv Sistemi) tarafından sağlanmaktadır. Doların basımı ise United States Mint tarafından yapılmaktadır. Amerikan dolarının 3 alt birimi vardır ve bunlar; dime, sent, mill'dir. Dime, 1 doların 10'a bölünmesiyle; sent 100'e bölünmesiyle; mill ise 1000'e bölünmesiyle oluşmuştur. En yaygın kullanılan alt birim ise senttir. Sembolü ¢ şeklindedir.
Amerikan dolarının resmi ve resmi olmayan birçok kullanıcısı bulunmaktadır. Resmi kullanıcılar; ABD, Doğu Timor, Ekvator, El Salvador, Marshall Adaları, Mikronezya Federal Devletleri, Palau, Panama ve Zimbabve'dir. Ayrıca 3 tane bölge de doları resmi olarak kullanmaktadır. Bu bölgeler ise Karayip Hollandası, Britanya Virjin Adaları, Turks ve Caicos Adaları'dır.
Doları resmi olarak kullanmayan 31 ülke, 5 bölge ve 3 şehir bulunmaktadır. Arjantin, Brezilya, Kosta Rika, Peru, Nijerya, Malavi, Tanzanya, Uganda, Kenya, Irak, Jamaika, Guatemala gibi daha birçok ülke, doları kendi paralarına ek olarak kullanmayı tercih etmektedir. Tüm bu ülkeler doğrudan Amerikan doları kullandığı gibi Kanada, Avustralya, Hong Kong, Singapur, Yeni Zelanda gibi ülkelerin isimlerinin yanına dolar eklenerek oluşturulmuş resmi paralar da bulunmaktadır. Buna göre günümüzde 20'den fazla dolar çeşidi olduğu bilinmektedir.
Dolar, dünyanın en yaygın kullanılan dövizidir. Yukarıda anlattığımız resmi ve gayri resmi kullanıcılar ise bunun en bariz kanıtıdır. Bunun dışında birçok emtianın fiyatı, Amerikan doları üzerinden belirlenmektedir ve finans piyasalarında bu değer üzerinden işlemler gerçekleştirilmektedir. Altın, gümüş, petrol, kahve, kakao, pamuk gibi birçok değerli emtianın fiyatı, Amerikan doları cinsinden hesaplanmaktadır. Aynı zamanda finans piyasalarının en yüksek işlem hacimli dövizidir. Buna göre; finans piyasalarında yapılan döviz işlemlerinin yüzde 85'i dolar üzerinden gerçekleştirilmektedir.
Dolar Nedir? Amerikan Doları Hakkında Bilgi
Dolar kelimesi, her ne kadar ABD para birimini ifade ediyor olsa da 20’den fazla çeşidi vardır. Ama ABD’nin süper güç olması nedeniyle dolar da dünyanın en güçlü para birimi olarak görülmektedir. Bu nedenle dolar dendiği zaman, Amerikan dolarının kastedildiği anlaşılmaktadır. Buna ek olarak; örneğin Avustralya doları için de aynı durum söz konusudur; ama bu sadece yerel halk arasında geçerlidir. Avustralya halkı para birimlerini dolar olarak ansa bile kastedilen kendi resmi paralarıdır.
Dolar kelimesinin kökenlerine baktığımız zaman, 16. yüzyıla kadar gitmemiz gerekiyor. Bohemya olarak bilinen bölgede Kont Hieronymus Schlick döneminde, gümüş çıkarılmaya başlandı ve sikkeler basıldı. Gümüş, Joachimstal isimli vadiden çıkarıldı ve basılan paralara da Joachimstalers ismi verildi.
Bu isim daha sonra Almanca taler, Danca ve İsveççe daler, Norveççe dalar ve daler, Felemenkçe daler veya daalder, Macarca tallér, İtalyanca tallero ve İngilizce dollar gibi isimlerle anılmaya başlandı. Aynı zamanda bu bölgeden çıkarılan Alman gümüş sikkeleri Guldengroschen olarak adlandırıldı. Ama zamanla bu sikkelere de thaler denmeye başlandı.
Joachimsthal’da basılan madeni paralara, bir süre sonra benzer büyüklükteki diğer madeni paralar ve başka yerlerden gelen sikkeler dahil oldu. Bunlardan birisi de aslanı tasvir eden Hollanda parasıydı. Bu paranın ismi leeuwendaler olarak anılıyordu ve İngilizce aslan doları anlamına geliyordu.
Leeuwendaler, 427,16 tane 0,75 saflıkta gümüşten 36 ila 42 santimetre çapta üretiliyordu. Daha sonraları bu sikkeler küçültüldü ve buna bağlı olarak değer kaybetti. Sonuç olarak dış borç ödemek için daha avantajlı görüldü ve bu iş için tercih edilen bir para oldu.
Hollanda Doğu Hint Adaları’nda ve Yeni Hollanda Kolonisi’nde (bugünkü adıyla New York) oldukça popülerdi. 17. ve 18. yüzyıllar boyunca dolaşımda kaldı. Bu süreçte Doğu Avrupa’da da popüler oldu ve kullanıldığı ülkelerde farklı isimlerle anılmaya başlandı. Moldova ve Rumen leyi de bunlar arasında yer aldı.
On Üç Koloni olarak adlandırılan bu bölgede, İngilizce konuşan topluluklar arasında leeuwendaler sikkeleri, dolar olarak anılmaya başlandı. Dolar kelimesinin kökeni de bu şekilde Hollanda parasından türemiş oldu. Modern Amerikan İngilizcesinde doların telaffuzu hala 17. yüzyılda Flemenkçe “daler”in telaffuzuna oldukça yakındır.
Diğer bir köken olarak görülen İspanyol pezoları ise aslan doları olarak adlandırılan sikkelerle aynı ağırlık ve şekle sahiptir. Bu nedenle de İspanyol doları olarak anıldıkları bilinmektedir. 18. yüzyılın ortalarına doğru aslan doları, Yeni Dünya ve Filipinler’deki İspanyol kolonilerinde yaygın bir şekilde kullanılan İspanyol doları ile değiştirildi. Bu tarihten sonra da Amerikan para biriminin adı dolar olarak anılmaya başlandı.
Doların tarihi olarak ilk ortaya çıkışı, kökeninden de anlaşılacağı üzere 1500’lü yıllara işaret etmektedir. Gümüş patlamasının yaşandığı bu dönemde, altın sikkelerden gümüş olanlara geçiş başladı. Başta Almanya, Avusturya ve Çek Cumhuriyeti, para birimlerini bu dönüşüme göre çevirdi. Elbette bu geçiş sürecinde bazı sorunlar da ortaya çıktı.
Altından gümüş sikkelere geçişte yaşanan en büyük sorun, altının daha değerli bir maden olmasıydı. Bu sorunun çözümü ise gümüş sikkelerin daha büyük üretilmesi oldu. Bugün Almanya ve Çek Cumhuriyeti sınırında olan Joachimstal kasabasında popüler hale gelen bu gümüş sikkeler, doların ilk başlangıcı oldu.
Gümüş sikkelere thaler isminin verildiği bu dönemde İspanyollar, Amerika kıtasını keşfediyordu. Kıtada büyük ölçüde gümüş bulunmuştu. Öyle ki; İspanya kontrolünde olan Bolivya, Peru, Meksika toprakları 1500 – 1800 yılları arasında gümüş sektörünün yüzde 85’ine hakim oldu. Bu dönemde İspanya kendi parası olan “peso de ocho”yu ortaya çıkardı.
İspanya kendi parasını bastıktan sonra diğer kolonilerin de dikkatini çekmeye başladı. Kuzey Amerika’daki İngiliz kolonileri, İspanyollarla işbirliği yaptılar ve kendi paraları ile İspanya parası üzerinden ticaret yapmakta zorlandılar.
1776 yılında ise İngiliz kolonisi bağımsızlığını ilan etti ve kendi parasını kullanmak istedi. İngiliz sterlini de bu noktadan sonra oluşmaya başlayacaktı. Diğer koloniler ise tercihlerini dolardan yana kullandılar ve 1792 yılında Coinage Antlaşması imzalanarak doların kullanımı resmen kabul edildi.
Dolar Banknotlarının Tarihi Gelişim Süreci
Amerika kıtasında basılan ilk kağıt paranın 1600’lü yıllarda İngiliz kolonisinin askeri masraflarının karşılanması için basıldığı bilinmektedir. 1690 yılında Massachusetts Körfezi Kolonisi’nde basılıp kullanıldığı da bilinenler arasında yer almaktadır. 1739 yılına gelindiğinde ise Benjamin Franklin’e ait ve Philadelphia’da bulunan matbaada doğa manzaralı dolarlar basılmıştır. Sahteciliği önlemek için de ilk defa özel bir kabartma kullanımı bu banknotlarda söz konusu olmuştur.
Dolar banknotlarında kullanılan kabartma sistemi, 1764 yılına kadar devam etmiştir. 1775 yılına gelindiğinde ise Kıta Kongresi, Amerikan Özgürlük Savaşı’nı finanse etmek için kağıt para basmaya başlamıştır. Bu paralar şekil olarak tırtıklı İspanyol dolarına benzetilmiştir. Ama uzun ömürlü olamamıştır ve yeterli karşılığı olmaması, kolay taklit edilebilmesi gibi nedenlerle gözden düşmüştür.
Günümüzdeki dolar banknotları için ilk adım ise 1781 yılında ilk ulusal banka olarak kurulan “The Bank of North America” ile atılmıştır. ABD Kongresi tarafından hükümetin mali operasyonlarını desteklemek için bu bankanın kurulduğu ilan edilmiştir. 1785 yılına gelindiğinde de kongre, resmi ABD parasını kabul etmiştir.
İlk merkez bankası ise “The Bank of United States” ismiyle 1791 yılında kurulmuştur. Ayrıca merkez bankasının 20 yıl boyunca ABD Hazinesi’nin mali temsilcisi olduğu ilan edilmiştir. Hükümet adına görev yapan ilk banka olmasıyla da ünlüdür. Zaten 5 yıllık kopukluk dışında 1913 yılına kadar bu banka hizmet vermiştir.
ABD’nin Tedavüle Para Çıkarma Kanunu ise 1792 yılında yayınlandı ve darphanesi kuruldu. Bu darphane, federal para sistemi çerçevesinde madeni paralar basmaya başladı. Bu paraların değerleri ise altın, gümüş ve bakır olarak basıldı. Dolaşıma giren ilk kağıt para ise 1861 yılında basılmaya başlandı. Ülkede çıkan iç savaşın finanse edilebilmesi için Kongre, ABD Hazinesi’ne faiz getirisi olmayan ve vadesiz banknotlar ihraç etme yetkisi vermiştir. Bu şekilde çıkarılan banknotlar yeşil renklidir ve bu yüzden isimleri de yeşil olmuştur.
1861 yılından günümüze kadar basılan bütün banknotlar geçerli sayılmıştır ve üzerinde yazan değerler karşılığında kabul edilmiştir. 1862 yılında ise banknotlara, ince gravürler, karmaşık geometrik desenler, Hazine Bakanlığı’na ait mühür ve imza basılmaya başlanmıştır. 1863 yılında Kongre, ulusal bankacılık sistemini kurmuştur ve resmi banknotların basımını denetlemek için Hazine’ye yetki vermiştir. 1865 yılına gelindiğinde de Hazine’ye bağlı denetim kurumu Amerikan Gizli Servisi kurulmuştur ve asli görevi, kalpazanlığı önlemektir.
Günümüzde tarafından yapılan açıklamalarla tüm dünyanın gündemine düşen Amerikan Merkez Bankası – FED ise 1913 yılında ilan edilmiştir. Amerikan Merkez Bankası Kanunu kapsamında ilan edilen banka, FED Banknotları isimli yeni paraları tedavüle sokmuştur. Bu sistem ise 1929 yılına kadar aynı kalmıştır. Daha sonra üretim maliyetinin düşürülmesi için banknotlar yüzde 30 oranında küçültülmüştür. Ayrıca farklı değerdeki banknotların, kendine özgü tasarımları ilk defa oluşturulmuştur. Bu durum ise dolaşımdaki dolarların tasarımlarındaki çeşitliliği azaltmış ve bir standart getirmiştir.
1955 yılına gelindiğinde ise dolar banknotlarının üzerine “In God We Trust” (Tanrıya Güveniyoruz) ifadesi bir kanunla basılmaya başlanır. İfadenin görüldüğü ilk banknot ise 1 dolar değerindeki 1957 serisi gümüş sertifikaları olmuştur.
1996 yılında sahte para üretimini önlemek için banknotların tasarımı 67 yıl sonra ilk defa önemli ölçüde değiştirilir. Bu düzene göre basılan ilk banknot ise 100 dolar olmuştur. 1997 yılında 50, 1998 yılında 20, 2000 yılında 10 ve 5 dolar banknotları bu sisteme göre basılmaya başlanmıştır.
Yaygın kullanılan Amerikan doları banknot ve madeni paraları:
- 1 dolar
- 5 dolar
- 10 dolar
- 20 dolar
- 50 dolar
- 100 dolar
- 1 cent
- 5 cent
- 10 cent
- ¼ cent
Banknotlarda sahteciliğin önlenmesi için Gravür ve Baskı Dairesi, her 7 ila 10 yılda tasarımda değişikliğe gidilmesi kararını almıştır. Buna göre en son 2010 yılının Nisan ayında FED, 2011 yılının Şubat ayında tedavüle giren yeni 100 dolarları basmıştır. Bu banknotlara ise “Yeni Benjaminler” denmiştir.
Doların birçok takma adı olduğunu izlediğiniz dizi ve filmlerden de duymuş olabilirsiniz. Bunlardan birkaç tanesini sıralamak gerekirse; “bill, president, bean, paper, greenback, ace, stack” en yaygın kullanılan takma isimlerdendir.
En Çok İşlem Gören Amerikan Doları Pariteleri
Dolar, finans piyasalarının en yüksek işlem hacimli dövizidir. Her ülke kendi parasının dolar karşısındaki değerini takip etmektedir. Hatta merkez bankasının para politikaları üzerinde etkili olduğu da bilinmektedir. Türk lirasından da bildiğimiz gibi dolar kuru, ülkemizde birçok değişikliğe neden olmakta ve bunların başında ticari denge gelmektedir.
Amerikan dolarının en çok işlem gördüğü pariteler; EUR/USD, USD/CAD, USD/JPY, USD/CHF, AUD/USD ve GBP/USD şeklinde sıralandırılabilir. Bu paritelerin her birinin yüksek bir işlem hacmi bulunmaktadır. Hatta forex piyasasında EUR/USD işlemlerinin, yapılan tüm parite işlemlerinin yüzde 85 civarına denk geldiği tahmin edilmektedir.
Euro – Amerikan Doları Paritesi (EUR/USD)
Euro’nun dolar karşısındaki değeri, EUR/USD paritesi üzerinden takip edilmektedir. Doların karşıt, Euro’nun ise baz döviz olduğu bir paritedir. Paritenin yönünü normal şartlarda baz dövizler belirliyor olsa da EUR/USD paritesinde her iki para biriminin de bu konuda etkisi bulunmaktadır. Paritenin değeri ise USD cinsinden ifade edilmektedir.
EUR/USD paritesinin fiyat değişimlerini incelediğimiz zaman; son 5 yılın en yüksek seviyesinin 18 Mart 2014 tarihinde 1 Euro – 1,3930 dolar ile kaydedildiği görülmektedir. En düşük seviyesi ise 20 Aralık 2016 tarihinde 1 Euro – 1,0391 dolar ile kaydedilmiştir.
Son 1 yılın en yüksek seviyesi, 1 Şubat 2018 tarihinde 1 Euro – 1,2506 dolar ile görülmüştür. Düşük seviyesi ise 11 Mayıs 2017 tarihinde 1 Euro – 1,0864 dolar ile kaydedilmiştir. EUR/USD paritesinin 1 eşitliğine yaklaştığı 2016 yılı ise büyük ses getirmiştir.
Amerikan Doları – Kanada Doları Paritesi (USD/CAD)
Doların Kanada doları karşısındaki değeri, USD/CAD paritesi ile takip edilmektedir. Yüksek işlem hacimli paritelerden birisidir. Kanada’nın ticari gücü nedeniyle yatırımcıların dikkatini çeken bir parite olduğu da bilinmektedir. Aynı zamanda CAD tarafından güvenilir liman özelliği bulunması da yatırımcıların pariteyi tercih etmesine neden olan faktörlerdendir.
USD/CAD paritesinin fiyat değişimleri incelendiği zaman; son 5 yılın en yüksek seviyesi, 17 Ocak 2016 tarihinde 1 USD – 1,4580 CAD eşitliği ile kaydedilmiştir. En düşük seviyesi ise 12 Mayıs 2013 tarihinde 1 USD – 1,0107 CAD ile görülmüştür.
Amerikan Doları – Japon Yeni Paritesi (USD/JPY)
Doların Japon yeni karşısındaki değeri, USD/JPY paritesi üzerinden takip edilmektedir. Finans piyasalarının yüksek işlem hacimli, majör pariteleri arasında üst sıralarda yer almaktadır. Forex piyasasında bu parite ile yapılan işlemlerin yüzde 30 civarına denk geldiği tahmin edilmektedir. Paritenin kısa vadede oldukça dalgalı bir seyir göstermesi, yatırımcıların dikkatini çeken bir özelliğidir. Paritenin dalgalanmaları ise Japonya ekonomisinde görülen etkilere bağlıdır.
USD/JPY paritesinin fiyat değişimleri incelendiği zaman; son 5 yılın en yüksek seviyesi, 7 Haziran 2015 tarihinde 1 USD – 125,63 JPY ile kaydedilmiştir. En düşük seviyesi ise 14 Haziran 2013 tarihinde 1 USD – 94,17 JPY ile görülmüştür.
Amerikan Doları – İsviçre Frangı Paritesi (USD/CHF)
Doların, İsviçre frangı karşısındaki değeri, USD/CHF paritesi üzerinden izlenmektedir. Finans piyasalarının güvenilir liman özelliği olan yatırım araçlarındandır. Ayrıca altın yatırımcılarının USD/CHF paritesi ile işlem yapmayı da tercih ettikleri söylenmektedir. Bunun nedeni, İsviçre’nin sahip olduğu altın miktarı nedeniyle fiyatlarda söz sahibi ülkelerden olmasıdır.
USD/CHF paritesinin fiyat değişimleri incelendiği zaman; son 5 yılın en yüksek seviyesi, 15 Aralık 2016 tarihinde 1 USD – 1,0302 CHF ile kaydedilmiştir. En düşük seviyesi ise 16 Ocak 2015 tarihinde 1 USD – 0,8587 CHF ile görülmüştür ve frank, dolardan daha değerli bir konuma gelmiştir.
Avustralya Doları – Amerikan Doları Paritesi (AUD/USD)
Avustralya dolarının Amerikan doları karşısındaki değeri, AUD/USD paritesi ile ölçülmektedir. Avustralya dolarının baskın olduğu bir paritedir ve seyri belirleyen taraftır. 1967 yılında Avustralya’nın sabit kur rejimini terk etmesinden sonra kullanılmaya başlamıştır.
AUD/USD paritesinin fiyat değişimleri incelendiği zaman; son 5 yılın en yüksek seviyesi, 11 Mayıs 2013 tarihinde 1 AUD – 1,002 USD ile kaydedilmiştir. En düşük seviyesi ise 17 Ocak 2016 tarihinde 1 AUD – 0,6858 USD ile görülmüştür.
İngiliz Sterlini – Amerikan Doları Paritesi (GBP/USD)
Sterlinin dolar karşısındaki değeri, GBP/USD paritesi ile izlenmektedir. İngiliz sterlini baz, dolar karşıt konumdadır ve paritenin seyrine iki dövizde yön vermektedir. İki güçlü ekonomide meydana gelen değişimler, ülkelerin birbiri ile ilişkisi gibi faktörler, paritenin yönünü belirlemek için izlenmektedir. Ayrıca uzun vadede güvenilir liman özelliği bulunan paritelerdendir.
GBP/USD paritesinin fiyat değişimleri incelendiği zaman; son 5 yılın en yüksek seviyesi, 2 Temmuz 2014 tarihinde 1 GBP – 1,7160 USD ile kaydedilmiştir. En düşük seviyesi ise 16 Ocak 2017 tarihinde 1 GBP – 1,2023 USD ile görülmüştür.
Amerikan Doları – Türk Lirası Paritesi (USD/TRY – Dolar Kuru)
Doların Türk lirası karşısındaki değeri, finans piyasalarında USD/TRY ile gösterilmektedir. Ülkemizde ise dolar kuru olarak adlandırılmaktadır. Genellikle doların küresel piyasalarda güçlenmesi ve Türk lirasının değer kaybetmesi ile dalgalanmalar kaydedilmiştir. Tarihin en hızlı yükselişi ise 2018 yılının Nisan – Mayıs döneminde kaydedilmiştir.
USD/TRY paritesinin fiyat değişimleri incelendiği zaman; son 5 yılın en yüksek seviyesi, 9 Mayıs 2018 tarihinde 1 USD – 4,3705 TRY ile kaydedilmiştir. En düşük seviyesi ise 11 Mayıs 2013 tarihinde 1 USD – 1,8008 TRY ile görülmüştür.
Dolar kurunun son 1 yıllık fiyat değişimleri incelendiği ise 2 ana yükseliş trendi gözlemlenmektedir. Her ikisi de fiyatı, 3,5 lira civarından 4 lira ve üzerine taşımıştır. Buna göre; son 1 yılın en yüksek seviyesi 9 Mayıs 2018 tarihinde 1 USD – 4,3705 TRY ile kaydedilirken, en düşük seviyesi 7 Eylül 2017 tarihinde 1 dolar – 3,4061 lira ile görülmüştür.
Kısaca Amerika Birleşik Devletleri Ekonomisi Hakkında Bilgiler
ABD, 325 milyonu aşan nüfusu ve 19 trilyon dolardan daha fazla olan Gayri Safi Yurt İçi Hasıla oranı ile dünyanın en önemli pazarıdır. Dünyanın en büyük ithalatçısı olmasının yanında en büyük doğrudan yabancı sermaye kaynağı konumu nedeniyle hem gelişmiş hem de gelişmekte olan ülkelerin yöneldiği hedef pazardır. Aynı zamanda ABD ekonomisinin, tüm dünya ekonomisini etkileme gücü vardır. Bu nedenle de dünyanın önemli ve belirleyici ekonomisidir.
ABD zengin maden kaynaklarına, verimli tarım arazilerine ve ılıman bir iklime sahiptir. Aynı zamanda Atlas Okyanusu’nda, Büyük Okyanus’ta ve Meksika Körfezi’nde uzun kıyıları bulunmaktadır. Ülkenin coğrafi özellikleri, yıllar boyunca ekonominin büyümesine katkı sağlamıştır. Sahip olunan doğal kaynaklar; kömür, bakır, kurşun, molibden, fosfat, uranyum, boksit, altın, demir, cıva, nikel, gümüş, petrol, çinko, tungsten ve doğal gaz şeklindedir.
Amerikan ekonomisinde yapısal olarak rol oynayan iki temel unsur vardır. Bunların birincisi zengin doğal kaynaklarken, diğeri nitelikli işgücüdür. Verimli toprakları, zengin mineral yatakları, elverişli iklimi ve sahip olduğu doğal kaynakları ile ekonomik büyüme açısından oldukça uygun bir ortamı bulunmaktadır.
ABD'de iletişim ve bilgi teknolojileri alanında, kolay uyum sağlayabilen ve yetenekli işgücünün eğitimine önem verilmektedir. Tüm dünyada yaşanan beyin göçü yani bilim ve teknoloji dallarında eğitim almış yetenekli ve zeki gençlerin ABD ekonomisine kazandırılması, sorunların çözümlenmesinde her zaman anahtar role sahip olmuştur.
Ülkede ekonomiye yön veren sektörler ise motorlu taşıtlar, uzay ve havacılık, iletişim, kimyasallar, elektronik ve bilişim sektörleridir. 90'lı yıllarda yaşanan teknolojik dönüşüm ile geleneksel imalat sanayinin bir bölümü ileri teknoloji ve işgücü verimliliğine uyum sağlamıştır. Sadece ithal girdisi yüksek mamul mallar üreten sektörler, ciddi zorluklarla karşılaşmıştır ve üretimlerini daha düşük maliyetli ülkelerde sürdürme kararı almışlardır.
Hizmet sektörü ise GSYİH oranının yaklaşık yüzde 80'ini oluşturmaktadır. ABD Uluslararası Ticaret Komisyonu'nun Hizmetler Sektörü Raporu'na göre; ülkenin hizmetler sektöründeki rekabet gücü, profesyonel hizmetler sektöründeki başarısından kaynaklanmaktadır. Ülkenin diğer önemli sektörleri ise finans, sağlık, ulaşım ve emlaktır. En çok gelişim gösteren sektörler de perakendecilik, bilişim, sanat ve eğlencedir.
Amerikan ekonomisinin tam bir başarı hikayesi olduğunu söylemek pek yanlış olmayacaktır. 20. yüzyılın ilk yarısında iki dünya savaşı ve bir küresel kriz atlatmıştır. İkinci yarısında ise Sovyetler Birliği ile arasında 40 yıldır devam eden Soğuk Savaş’tan yüksek enflasyona, işsizlik oranlarına, federal bütçe açıklarına varana kadar birçok sorunla mücadele etmiştir. Tüm bu olumsuzluklara rağmen 21. yüzyıla oldukça güçlü bir şekilde girmiştir. Bu nedenle tam bir başarı hikayesi yazdığı rahatlıkla söylenebilmektedir.
Dünyanın en büyük ekonomisi olan Amerika Birleşik Devletleri’nin bu gücünü anlamak için kısa tarihine dönüp bakmak en doğrusudur. 1990’lı yıllarda önceki senelere göre ekonomik bir rahatlama dönemi yaşanmıştır. Fiyatlarda istikrar sağlamış, işsizlik rakamlarında büyük düşüşler görülmüş ve sermaye piyasalarında hareketlilik yaşanmaya başlamıştır. Bu şekilde 1998 yılında Amerika GSYİH oranı 8,5 trilyon doları aşmıştır.
ABD, dünya nüfusunun yüzde 5’inden daha az bir kısmı kapsamasına karşın, dünya ekonomik üretiminin yüzde 25’inden fazlasını gerçekleştiren bir ülkedir. Bu rakamın ne kadar büyük olduğunu anlamak için; Japonya ikinci büyük ekonomi iken bu oranın sadece yarısını karşılayabilmektedir. ABD 90’lı yıllarda tarihinin en uzun ekonomik büyüme dönemini yaşarken, diğer ülkeler ekonomik yavaşlama ile uğraşmıştır.
Ülke ekonomisi 21. yüzyılda büyük bir ekonomik değişim sürecine girmiştir. Bilgi işlem, telekomünikasyon ve biyoloji alanlarında görülen yenilikler, vatandaşların yaşam tarzlarını etkilemeye başlamıştır. Ek olarak Sovyetler Birliği ve Doğu Avrupa’da komünizmin çökmesi, Batı Avrupa’nın ise ekonomik gücünün artması, ABD için riskler oluşturmaya başladı. Asya’da güçlü ekonomilerin ortaya çıkması, Latin Amerika’da ve Afrika’da ekonomik olanakların çoğalması ve ticaret ile maliyede küresel birleşmenin yaygınlaşması, ABD için hem yeni fırsatlar hem de riskler anlamına geliyordu.
Amerikan halkı bu hummalı süreçte, ekonomik konulara yaklaşımında belirli temel ilkelere bağlı kalmıştır. İlk ve en önemli ilke ise ABD’nin bir piyasa ekonomisi konumunda kalmasıydı. Yani neyin üretileceğine ve mallar için ne fiyat isteneceğine; hükümet ve güçlü çıkar çevreleri tarafından değil, milyonlarca bağımsız alıcı ve satıcının alışveriş sonucu karar vermesiyle ekonominin en iyi şekilde işleyeceğini düşünüyorlardı.
Amerikanlara göre; serbest piyasa sistemi içinde fiyatlar, malların gerçek değerini en iyi biçimde yansıtır ve böylece ekonomiyi en çok gereksinim duyulan şeylerin üretilmesine yol açacak biçimde yönlendirir. Halkın bu ekonomik etkinliklerin teşvik edileceğine inanmaları ve politik görüşlerini de bireysel özgürlük ile politik plüralizme bağlılıkları başarılı bir ekonomi yaratılmasına neden olmuştur.
IMF verilerine göre; ABD'nin 2017 yılında 19 trilyon 417 milyar dolardan daha yüksek bir GSYİH oranına sahip olduğu bilinmektedir. Kişi başına milli gelirin ise 60 bin dolara yaklaştığı tahmin edilmektedir. Son hesaplamalara göre ülkenin enflasyon oranı yüzde 2,7 iken, işsizlik oranı yüzde 4,7'dir.
Kısaca Amerika Birleşik Devletleri Ticareti İlişkileri
Dünyanın en büyük mal ithalatçısı olan ABD'nin ithalatta 2,4 trilyon dolarlık bir seviyeye ulaştığı bilinmektedir. Ayrıca 1,5 trilyon dolarlık ihracat ile Çin'den sonra 2. en büyük mal ihracatçısıdır. Hizmetler ticaretinde ise hem dünyanın en büyük ihracatçısı hem de ithalatçısıdır. Bunlara ek olarak ithalat ve ihracat toplamlarında da dünya lideridir.
ABD'nin ihracatı, 2017 yılında 2016 yılına göre yüzde 6,6 oranında artış göstermiştir. 1,5 trilyon dolardan daha yüksek olan ihracata karşılık ithalat, bir önceki yıla göre yüzde 7,2 oranında artmış ve 2,5 trilyon dolara yaklaşmıştır. 2017 yılında dış ticaret açığının ABD aleyhine gerçekleşerek bir önceki yıla göre yüzde 8,1 oranında yükseldiği bilinmektedir. 2017 yılında dış ticaret açığı 862,7 milyar dolar olurken, toplam dış ticaret hacmi 4 trilyon dolara yaklaşmıştır.
[renkbox baslik="Dolar Yatırımı Yapmak İstiyorum, Kazançlı Olmak için Ne Yapmam Gerekiyor?" link="https://bilgihanem.com/dolar-yatirimi-yapmak-istiyorum/" resim="https://bilgihanem.com/wp-content/uploads/2016/02/dolar-yatirimi-yapmak-istiyorum.jpg" renk="siyah" yenisekme="hayir"][/renkbox]
ABD'nin ihracatta en önemli ortakları; Kanada, Meksika, Çin, Japonya ve Birleşik Krallık'tır. Türkiye ise bu sıralamada 28'incidir. ABD'nin ilk beş tedarikçisi ise Çin, Meksika, Kanada, Japonya ve Almanya'dır. 2007 yılından beri Çin'in, ABD'nin en önemli tedarikçisi olduğu da bilinmektedir. Türkiye'nin ABD pazarından aldığı pay ise yüzde 0,4'tür.
ABD'nin önemli ihracat kalemlerine baktığımızda; makine, elektrikli cihazlar, mineral yakıtlar, otomotiv, havacılık ve uzay sanayi, tıbbi cihazlar, değerli taşlar ve mücevherat, plastik sektörleri ön plana çıkmıştır.
İthalatta öne çıkan ABD sektörleri ise mineral yakıtlar, otomotiv, makine, elektrikli makine ve cihazlar, tarım – gıda, tekstil – hazır giyim, değerli taşlar ve mücevherat, demir – çelik ve ürünleri, eczacılık ürünleri ve organik kimyasallardır.
Türkiye ile Amerikan ilişkileri, 18. yüzyılın sonlarında başlamıştır. Akdeniz'deki Türk limanlarında sürdürülen deniz ticareti yolu, Osmanlı ile ABD arasındaki temasların başlangıcı olmuştur. Son 10 yılda ise ABD ile ticaret hacmimiz 1,5 kat artış göstermiştir. 2017 yılının ilk 11 ayında ABD'ye ihracatımız 7,2 milyar dolar olmuştur. Aynı dönemde ABD'den ithalatımız ise 10,8 milyar dolar olmuştur.