“Arılar yeryüzünden silinip giderse, insanoğlu yalnızca dört yıl yaşayabilir. Arılar olmazsa döllenme olmaz, hiçbir bitki, hiçbir hayvan, hiçbir insan olmaz.” (Albert Einstein, 1949) sözü çalışkanlıklarıyla nam salmış bu mucizevi uçan yaratıkların yaşamımız için önemini vurgular nitelikte. Doğaya ve insanlara saymakla bitmeyen faydaları dokunan bu canlıların en popüler getirilerinden olan bal, bunlardan sadece bir tanesi.
Canlılığın önemli parçalarından olan bu hayvanlar bize sadece bal vermekle kalmaz, minicik bedenlerinin aksine doğada çok önemli ve faydalı işler yaparlar. Dünyanın çiçekli her bölgesi onlar için yaşam alanı olmakla birlikte çiçek denildiğinde aklımıza ilk gelenlerdendir. Bu çiçeklerden elde edilen arı poleni ile de bağışıklığımızı güçlendirir. Bal yapanından yapmayanına, fiziksel özelliklerinden yeteneklerine kadar her bir özelliğiyle birbirlerinden ayrılarak çok fazla türü vardır.
[renkbox baslik="Armadillolar Hakkında Bilgi; Armadillo Nedir? Özellikleri Nelerdir?" link="https://bilgihanem.com/armadillo-hakkinda-bilgi/" resim="https://bilgihanem.com/wp-content/uploads/2019/02/armadillo-hakkinda-bilgi-nedir-ozellikleri.jpg" renk="gri" yenisekme="evet"][/renkbox]
Olağanüstü yetenekleriyle kendilerine hayran bırakan arılar birçoğumuz için korku uyandırsa da, bilinenin aksine sadece kendilerini tehlikede hissettiklerinde insanı sokar. Olumsuz tek özelliğinin yanında büyüleyici bir şekilde çalışkanlar, çok faydalılar, kısacası yaşamımızın her alanındalar! Bu yazımızda arılar hakkındaki birçok bilgiyi sizlerle paylaştık.
Arı Nedir?
İçinde bulunduğumuz ekosistem için önemli, Anthophila bilimsel adına sahip olan arı, üç çift bacaklı, 15-25 mm boyutundaki uçan, kanatlı bir böcektir. Zar kanatlılar (Hymenoptera) takımının üyeleridir, Arıgiller (apidea) familyasına aittirler. İçinde enine ve boyuna yer alan damarcıklarla, iki çift saydam zar şeklinde kanatlarının bulunması onlara "zar kanatlı" özelliğini vermektedir.
Diğer tüm böceklerinki gibi baş, göğüs ve karın olmak üzere üç bölümden oluşan vücutları yumuşak bir kıl örtüsüyle kaplıdır. Yaşamak için bitkilerin nektarına (bal özüne) ihtiyaç duyan arılar çiçeklerden nektar ve çiçek tozu toplarlar. Böylelikle hem kendileri beslenerek bal ürettikleri gibi hem de bitkilerin üremesini sağlarlar. Tarımsal bitkilerin tozlaşmasına yardımcı olan doğanın bu değerli üyelerinden sadece bal arıları gruplar halinde yaşarlar.
Arıların Özellikleri Nelerdir?
Yaşamak için gerekli olan besin döngüsünün en önemli halkasından olan arıların muhteşem özelliklerine göz atalım:
- Arıların sağladığı önemli bir besin kaynağı olan bal, eski Mısır’da tanrıların yiyeceği olarak kabul edilirdi.
- Bir arı, yaşamı boyunca bir çay kaşığı kadar balın yalnızca 1/12’sini üretebilir.
- Yaz mevsiminde ürettikleri balı kışın kolonilerinde besin olarak tüketirler.
- Dört kanada sahip böceklerdir, ayrıca beş adet gözleri vardır.
- Boruyu andıran emici dillere sahiptirler.
- Dakikada 11.400 kez kanat çırparlar.
- Bal arıları yeni bir kovana yerleşmeden önce bunun için kendi aralarında oylama yaparlar.
- Zaman zaman arılar da sarhoş olur. Yaz aylarındaki yüksek sıcaklık bal özlerinin içindeki şekeri fermante eder, böylelikle balı alkole çevirir. Alkol haline gelen bal özleri arıları sarhoş edebilir.
- Bal alacağı çiçeğin kokusunu çok uzaklardan dahi alabilmeleri en büyük özelliklerindendir.
- Tatlı bir besin maddesi olan bal, 1. Dünya Savaşı’nda iyileştirici etkisiyle askerlerin yaraları için kullanılmıştır.
- Minik bedenlerinde bulunan susam tohumu büyüklüğündeki beyinleri en gelişmiş bilgisayardan daha fazla, yani saniyede 10 trilyon işlem yapar. Üstelik çok daha az bir enerjiyle.
- Arılar, öğrenmek ve hatırlamak için olağanüstü bir kapasiteye sahiptirler.
- Bal arıları birbirleriyle dans ederek iletişim sağlarlar.
- Erkek bal arılarının iğnesi yoktur ve onlar iş yapmazlar.
- Dünyaya gelişleriyle birlikte çalışmaya başlarlar.
- Gözleri açık uyurlar.
- Başlarının yanındaki iki iri gözün her biri 7000 kadar küçük gözden oluşur. Bunlar haricinde arının alnının ortasında üç gözü daha vardır.
- Bir arı kendi ağırlığının yüzlerce katı olan bal yükünü taşıyabilir.
- Muhteşem yeteneklerinden biri de gezdikleri çiçeklerin resmini çekmek olan arılar bu görüntüleri hafızalarına kaydederler. Her bir çiçeğin görüntüsünü de eksiksiz hatırlarlar.
- Kusursuz bir mimarlık yeteneğine doğuştan sahip olan arılar muazzam bir şekilde bal peteği üretirler ve ballarını burada muhafaza ederler.
- Altıgen biçiminde inşa ettikleri bu petekler üzerindeki küçük duvarlar, bir milimetrenin 10’da birinden incedir. Buna rağmen çok ağır olan bal yüklerini taşıyabilir.
- Enerji tasarrufu amacıyla her çiçeğe yalnızca bir kere konarlar.
- Arı balı, bakteri oluşumunu engeller.
- Arı zehri, kanser ilaçlarında kullanılır.
- 1 kg bal için yaklaşık 40.000 işçi arı eşgüdümlü olarak, takım halinde birlikte çalışır. Yine bu kadar balı elde edebilmek için 6 milyonun üzerinde çiçeğe konarlar.
- Toplayıcı arılar 2 kg bal üretebilmek için dünya-ay arasındaki mesafeden daha fazla bir yol kat ederler.
- Arılar yaşlandıkça daha da akıllanırlar ve tıpkı insanlar gibi meslek hastalığına yakalanırlar.
- Köpeklerden daha fazla gelişmiş olan koku alma duyularıyla, eğitilmiş arılar %99 başarı oranıyla kimyasal patlayıcıları bulabilir.
- Bal arıları insan yüzlerini ayırt edebilir.
- Bir bal arısı, birini soktuğunda ölür. Çünkü vücudundaki organların çoğu iğnesine bağlıdır, soktuğunda vücut yapısı bozulur.
- Bal arıları işitemez, sağırlardır.
- Sadece dişi arılar sokma yetisine sahiptir.
- 170 adet koku alıcısına sahip olmaları nedeniyle insanların alamadığı birçok kokuyu alabilirler.
- Arılar, kış boyunca kovanlarından çıkmazlar.
- Birbirlerini kokuları sayesinde ayırt ederler. Çünkü her bir koloninin kendine has bir kokusu vardır.
- Bal arıları birbirleriyle dans ederek iletişim kurarlar.
- Yumurta bırakabilen tek arı kraliçe arıdır ve 5 yıla kadar yaşayabilir.
- 2011 yılında yapılan bir araştırmaya göre arıların duygularının olabileceği, bu duygulara göre hareket edebileceği konuşulmuştur.
- Arılar, insandan çok daha eski geçmişe sahiptir. Bilinen ilk fosili 100 milyon yıl öncesine aitken, ilk insan fosili ise 300 bin yıl öncesine aittir.
- İnsanlarla aynı gıdaları tüketen tek böcek türü bal arılarıdır.
- Karınlarında çok küçük manyetik kristal taşıyan bal arılarının bedeninde adeta pusula görevi gören bu yapılar onların kovanlarına ya da besin kaynaklarına ulaşımını sağlar.
- Kovanlarını soğutmak amacıyla “yelpazeleme” denen sistemle saniyede 250 kez kanat çırparlar.
Arı Türleri Nelerdir?
Doğadaki şaşmayan dengenin en önemli halkası olan bu küçük canlıların dünya üzerinde bazı kaynaklara göre 12.000 türü varken, bu sayı bazı kaynaklara göre değişiklik gösterip 25.000’e kadar çıkabilir. Bu türlerin sadece birkaçı Türkiye’de görülür.
Özellikle bal arısı gibi ekosistemin değerli bir parçası olan arılar yaşamın devamlılığını sağlar, doğadaki payı küçümsenemez. Arılar, yaşadıkları ülkeye, bölgeye, renk ve vücut biçimlerine göre türlere ayrılırlar. Tüm türleri sıralamak pek mümkün olmasa da bazı arı türlerini kabaca ele aldık.
Dünya üzerindeki belli başlı arı ırklarını şöyle listeleyebiliriz:
İtalyan Arısı (Apis Mellifera Ligustica)
Arı ırkları arasında en güzel petek İtalyan arıları tarafından örülmektedir. Tatlı sarı renkleriyle güzel görünürler. Geçmişten günümüze özelliklerini koruyan, üstün nitelikli bu türlerin ana vatanı Kuzey İtalya’dır. Çok çalışkan ve uysallardır. Anneler bol yumurta verdiği için üreme yetenekleri de fazladır. Erken ilkbaharda kuvvetli bir koloni oluştururlar. Topladıkları fazla nektar, çok miktarda bal üretmelerini sağlar. Olumsuz olan tek özellikleri ise aşırı yağmacı olmalarıdır.
Kafkas Arısı (Apis Mellifera Caucasica)
Üstün ırk özellikleri taşıyan bu türler, çok uysal ve çalışkan olmalarıyla tanınırken aşırı soğuklara dirençlidir. Sıkça oğul verme eğilimleri yoktur. Diğer arı türlerine göre daha uzun hortumlara sahiptirler. Sağlam aileler kurarken yavru verimleri de yüksektir. En kuvvetli dönemleri yaz aylarıdır.
Kitin renkleri koyu ve genellikle gri kurşunidir. Çok uslu olmalarına rağmen kovanlarını her türlü zarara karşı çok iyi korurlar. Tek olumsuz yanları kovana fazla miktarda propolis getirip etrafa bulaştırmalarıdır.
Karniyol Arıları (Apis Mellifera Carnica)
En sakin ve uysal arı ırkıdır. Sık, kısa bir kıl örtüsüne sahip bu türler ince yapılı ve uzun dillidir. Gri arılar da denen karniyol arısının koyu renkli kitinleri vardır. Genellikle 2. ve 3. halkalar üzerinde kahverengi noktalar veya çizgiler mevcuttur. Üreme yetenekleri gelişmiştir. Yiyecek tüketimleri azdır çünkü küçük aileler halinde yaşarlar. Oğul verme eğilimleri de fazla olan bu ırkların yön tayip ederek kovanlarını bulma özellikleri vardır. Çok az propolis kullanıp değişen çevre şartlarına kolayca uyum sağlayabilirler.
Anadolu Arısı (Apis Mellifera Anatoliaca)
Genelde esmer ve küçük yapılıdırlar. En belirgin özellikleri Anadolu coğrafyası ve iklimine çok iyi uyum sağlamış olmalarıdır. Kış şartlarına ve hastalıklara dayanıklı olup çalışkan ırklardır. En üstün özelliklerinden birisi de zorlu şartlarda bile bal toplayıp hayatını devam ettirebilmeleridir.
Siyah (Esmer) Arı
Avrupa ülkelerinde yaygın olmakla birlikte dünyanın her tarafında görülür. İri yapılıdırlar. Vücutlarında uzun ve seyrek kıllar bulunan bu arıların karın altı halkalarında sarı noktaları vardır. Dilleri kısa olan bu ırklar nektar toplayamadıklarından fazla tercih edilmezler. Çok tutumlu olan bu türler yavru yerlerinde büyük miktarda bal tutarlar.
Kışı sert geçen yerlerde tercih edilirler çünkü soğuğa karşı dayanıklıdır. Oldukça agresif olan bu türler saldırgan olabilir ve toplu olarak düşmanlarına saldırabilir. Siyah arı türleri yavru hastalıklarına ve balmumu güvelerine karşı hassaslardır.
Kıbrıs Bal Arısı
Küçük yapılı-koyu sarı bu türler çok hırçın ve saldırganlardır. Bu sebeple kontrol ve idareleri oldukça zordur. Melezleme sonuçları olumsuz olduğundan fazla tercih edilmezler. Türkiye’de nadir de olsa Akdeniz bölgesinde bulunurlar.
Suriye Bal Arısı
Kıbrıs bal arısıyla aynı özelliklere sahiptir. Fazla tercih edilmezler.
Türkiye'de Bulunan Arı Türleri
Bunların yanı sıra Türkiye’de görülen bazı arı türlerini ise şöyle sıralayabiliriz:
Yaban Arısı
Vespidae familyasından gelen bu türler Türkiye’de en sık rastlanan iki yaban arısı türünden biridir ve acı veren sokmalara neden olabilirler. Sarı-siyah gövdelerindeki işaretler türe göre değişebilir. 12-17 cm arasındadırlar.
Korunaklı yuvaları tercih ettiklerinden kapalı alanlardaki çatılar, duvar boşlukları gibi alanlarda bulunurlar. Doğada ise yuvalarında, ağaç oyuklarında ve çalılıklarda yuva yaparlar. Böcekleri ve tatlı yiyecekleri besin olarak tüketirler.
Avrupa Eşek Arısı
40 mm’ye kadar ulaşan boyutlarıyla zararlı bir türdür. Ağaç gövdelerinde, çalılarda, bina kenarlarında, ahırlarda ve içi boş duvarlarda bulunabilirler. Kahverengi çizgileriyle portakal rengi karnı olan Avrupa eşek arıları, insanlar için son derece tehlikelidir. Bunun yanı sıra yuvadaki tüm arıları sokmak üzere harekete geçebilirler. İnsanların yiyeceklerine ilgi duymayan bu türler bitki özleri ve böceklerle beslenir.
Bal Arıları
İçi boş ağaçlarda, bacalarda, duvar oyukları ve çatı alanlarında yaşayan bu türler arı yetiştiricileri tarafından korunmaktadır. Eşek arılarıyla boyut olarak benzemekle birlikte onlardan daha kürklü ve siyah renklidirler. Çiçeklerden topladıkları nektarı bala dönüştüren bu türler besin olarak tükettiğimiz balın üretimini sağlarlar.
Yalnız Arılar
Adını uygun yerleşim bölgelerindeki köylerde kurdukları birbirine yakın yuvalardan alan bu türler, bal arılarına benzerler. Sürü oluşturmayan ve saldırgan olmayan yalnız arılar bal ve polenle beslenirler. Kumlu topraklarda tünel açabilirler. Eski evlerin yumuşak harçlarına veya delikli tuğlalarına yuva yaparlar.
Duvarcı Arısı
Zararsız olan bu türlerin saldırganlık huyu da yoktur. Duvar çatlakları ve çukurlarda yuva yapmayı tercih ettiklerinden duvar veya harç arıları olarak da bilinirler. Güneş alan duvarlara yakın olmayı severler. Güney İngiltere en yaygın olduğu bölge olmakla birlikte; yün arısı, maden arısı, tüylü ayaklı çiçek arısı, yaprak kesici arı ve kırmızı arı türleri duvarcı arıyı kapsar.
Bombus Arısı
Bal arılarıyla sıkça karıştırılan bu türler onlara göre daha iri ve bol kürklüdür. Kuyruk uçlarında koyu renkler vardır. Bu türler küçük duvar boşluklarında, zemindeki deliklerde, hangar altlarında yuva yaparlar.
Arıların Faydaları ve Yaşamımız için Önemi
Arıların faydaları çoğunlukla onlardan elde edilen ürünlere dayalı olarak değerlendirilir. Bunlar arasında bal en gözde olanıyken bunu başka ürünler izler.
Balmumu bunlardan bir tanesidir. Bal arısının bezlerinden çıkarılan bir ürün olmakla birlikte onlar bu mumu bal peteklerini inşa etmekte kullanırlar. Öte yandan arı mumu, mum üretimi için değerli bir hammaddedir. Bir mum için bir arı kovanı dolusu mum gereklidir. Arı mumundan elde edilen mumlar loş bir ışıkla ortamı aydınlatır.
Bu mucizevi canlıların bir başka ürünü de arı polenidir. Tüm bitkilerin ürettiği polen arıların çiçekleri ziyareti sırasında toplanır, nektar ile zenginleştirilip arı kovanına taşınır. Bir arı kolonisi yılda 30-60 kilogram arasında polen toplar. Bağışıklık sistemini ve zihinsel kapasiteyi geliştiren bu ürün vitamin, mineral ve protein açısından zengindir. Beslenme takviyesi olarak kullanılırlar.
Propolis ise yine arılardan elde edilen bir diğer üründür. Farklı bitkilerden topladıkları reçineleri kapatıcı olarak kullanan arılar, bakteri ve mantarlardan korunmak amacıyla bunları arı kovanına taşır. Doğal bir antibiyotik yerine geçer ve bağışıklık sistemini güçlendirirler. Birçok tıbbi üründe kullanılmaktadırlar.
Önceki bölümlerde kısaca belirttiğimiz faydaları düşünüldüğünde bu canlılar doğadaki çeşitliliği sağlama ve kendisinden elde edilen ürünlerden ziyade, arılar yok oldukları takdirde insan neslinin 4 yıl ömrü kalır. Eğer var olmasalardı şuan sahip olduğumuz gıdaların üçte birine dahi sahip olamaz, bunları tüketemezdik.
Birçok bitkinin ve besin olarak tükettiğimiz sebzenin tozlaşma faaliyetine bağlı üremesi olmazdı. Böylelikle meyve ve sebzeden yoksun olacaktık. Şöyle ki, 30 bin farklı bitki türünün üremesini sağlayan arılar sadece 1 günde 400 kilometrelik yol kat ederek 1 milyon çiçeğin döllenmesini sağlamaktadırlar.
Yenilenen bu işlemlerle bitki, meyve ve sebzeler çoğalır. Aksi takdirde bitkiyle beslenen hayvanlar, daha sonra da insanlar ölür. Bunun yanında bitkilerde arılar tarafından gerçekleştirilen tozlaşmayla meyve kalitesi de artar. Örneğin; tozlaşmayla elde edilen bir meyve diğerlerine göre daha dayanıklıdır, şekli daha düzgündür.
Kakao, vanilya ve çarkıfelek gibi kültür bitkilerinin yetişmesi de arılar tarafından sağlanacak tozlaşmaya bağlıdır. Kısacası çoğu zaman korkup öldürdüğümüz her arı, tabiata zarar vermek demektir. Bu canlıların azalması ve yok olması insanlığın sonu anlamına gelir. Bu nedenle insanların daha çok bilinçlenmesi, arıları sadece bir böcek olarak görmemesi gerekir. Çünkü doğadaki görevleri kutsaldır.
Arılar Nasıl Bal Yapar?
Lezzeti, besleyici özellikleri ve azımsanamayacak faydalarıyla bal; kuşkusuz arıların bize sunduğu mucizevi ve özel bir besin maddesidir. Büyük oranda şekeri içinde barındıran bu besin eski zamanlardan beri şeker kaynağı olarak kullanılmaktadır. Ayrıca içinde enzimler, aminoasitler, vitaminler, mineraller ve başka organik maddeler vardır.
Bal üretebilmek arılar için bir hayli zahmetli bir iştir. Çok sayıda arı, takım halinde çalışır ve çiçeklerden bal özü toplamak için çok uzak mesafelere kanat çırparlar. Çiçeklerin taç yapraklarının diplerinde bulunan, nektar da denilen bal özlerini boruyu andıran emici dilleriyle emen arılar, “bal midesi” adı verilen, sahip oldukları ikinci mideye aktarırlar. Bal özündeki şekerler, midenin özsularıyla daha basit şekerlere çevrilir, bu esnada başka maddeler de katılır.
Biriktirilen bal özlerinin geriye gitmesine engel olmak amacıyla bal midesinin sonunda bir vana kısmı vardır ve bu yapıdan sonra “asıl mide” gelir. Sindirim enzimleri içeren bu midenin arka ucu arının boşaltım organlarına bağlıdır. Sadece hayvanın hayatını devam ettirebilecek ölçüde yani az miktarda bal özü, bal midesinden sindirim sistemine ulaştırılır.
Kovanlarına dönen bal arısı, bal midesindeki tatlı sıvıyı genç işçi arıların ağzına kusar. İşçi arılar da kendi ağız sıvılarıyla karıştırırlar. Dilden dile ileterek balın içinde bulunan suyun bir kısmını buharlaştırmış olurlar. İşçi arılar tarafından boş peteklere doldurulan bal, severek tükettiğimiz halini almıştır bile.
Yuvada görevli olan diğer işçiler, petek hücreleri üzerinde devamlı kanat çırparak hava akımını sağlarlar. Böylece balı daha fazla buharlaştırmış olurlar. Bal iyice yoğunlaşınca peteklerin ağzı, balmumu kapağı ile sıkıca kapatılır.
Ortalama 50-60 bin kadar arı iyi bir mevsimde günde 1 kg bal üretir. Sağlık açısından oldukça faydalı, bal arılarının bin bir emeğiyle üretilen mucizevi besinin renk ve tadındaki farklılıkları toplanan nektarlar belirler. Arıların konduğu çiçeklerin çeşitleri de balın özelliklerinin oluşmasında etkilidir. Baldaki hoş koku, çiçeklerde bulunan aromalı volatin yağından gelmektedir.
Arılarda Üreme Nasıl Olur?
Döllenmemiş yumurtalarda üreme sonucunda yeni bireylerin oluşmasına partenogenez denir. Bu olayda dişi gamet erkek tarafından döllenmeden, kendi kendine üreyerek çoğalır. Eklem bacaklılar, arılar, su pireleri, karıncalar, yaprak bitkileri ve bazı kelebeklerde partenogenez görülür.
Bal arıları kolonilerde yaşar ve bu kolonilerde kraliçe arı (anaarı), erkek arı ve işçi arı bulunur. Arılarda üreme olayı kraliçe arı ve erkek arı arasında olmaktadır. Bu olay yerden en az 10 metre yüksekte gerçekleşmelidir. Çiftleşme sırasında yaklaşık 100 milyon spermden ancak 6 milyon kadarı kraliçe arının sperm kesesine ulaşır. Kraliçe arı, bu spermleri muhafaza etmek için özel bir yapıya sahiptir. Arılar diğer böcek türlerinden çok farklı olarak çiftleşir. Erkekler çiftleşmeden kısa bir süre sonra ölür.
Yumurtalar 3 günden sonra çatlar ve içinden görme yetileri olmayan, bacaksız larvalar çıkar. İlk günlerde hizmetçi arıların yutak altı bezlerinden salgılanan arı sütüyle beslenir ve hızla büyürler. Daha sonra bal-polen karışımından oluşan ve “arı maması” denen maddeyle beslenirler. Bu besin, dadı arıların midelerinde bir müddet sindirildikten sonra larvaların yanına bırakılır.
Arı mamasıyla beslenen larvalar haricinde birkaç arı ise arı sütüyle beslenir ki bu beslenme farkı larvanın gelişiminde büyük farklılık sağlar. Bal ve çiçek tozuyla beslenen larvalar daima işçi ya da erkek arı olarak yetişirler. Bu kurtçuklar 24 saatte ilk ağırlığının ortalama 5 katı kadar büyürler ve 6 günde 1570 kat daha büyük seviyeye ulaşırlar.
5 günün sonunda ise koza (pupa) devresine girerler ve bakıcı arılar tarafından kozaya giren hücreler kapatılır. Bir süre sonra koza devrine giren yavru arıların ipek salgı bezleri aktif olur, kendi etrafına ipekten bir koza örer ve vücudu yavaş yavaş kanatlı bir arıya dönüşür. 12 gün sonunda kozasını yırtarak genç bir arı haline gelir.
Arılar Kendi İçlerinde Nasıl Sınıflandırılırlar?
Kozadan genç olarak çıkan erginler; işçi, erkek ve kraliçe arı olarak hayatını sürdürebilir.
İşçi Arılar
Küçük gözleri insanların göremediği morötesi ışığa karşı hassastır. Boru şeklindeki dilleriyle su, nektar ve bal emebilirler. 14-15 mm boyutundaki bu arıların koklama ve dokunma için antenleri, batırmak için iğneleri, uçmaya yarayan iki çift kanatları, tutunmak ve yürüyebilmek içinse üç çift bacakları bulunur. Küçük bedenlerinde yer çekimi, rüzgar hızı, kovan sıcaklığı, uçuş sıcaklığını ölçebilen hassas duyu organları vardır. 40 gün kadar yaşarlar, esasen kısır dişilerdir.
[renkbox baslik="Yusufçuk (Helikopter) Böcekleri Hakkında Bilgi; Yusufçuk Böceği Nedir? Özellikleri Nelerdir?" link="https://bilgihanem.com/yusufcuk-bocegi-hakkinda-bilgi/" resim="https://bilgihanem.com/wp-content/uploads/2016/02/yusufcuk-bocegi-hakkinda-bilgi.jpg" renk="yesil" yenisekme="hayir"][/renkbox]
Cinsiyetleri dişi olmasına rağmen yavru meydana getiremezler. Arı kovanının neredeyse bütün işinden sorumludurlar. Nektar toplarlar, larvaların bakıcılığını üstlenirler, petek yaparlar ve kovanın temizliğinden-havalandırılmasından sorumludurlar. Kovana saldırmak isteyen düşmanlara iğneleriyle müdahale ederler. Her bir arı kolonisinin kendine has bir kokusu vardır. Bu kokuya sahip olmayanlar işçi arılar tarafından kovana alınmazlar.
Erkek Arılar
İşçilere göre daha iri kafa yapıları vardır ve bununla onlardan ayırt edilebilirler.
3-6 ay arası hayatta kalırlar. Tek görevleri ise kraliçe arıyla çiftleşmektir. İşçi arıların çok duyarlı olduğu sarı renk, erkek arılar tarafından görülmezler. Morötesi ışığa olan hassasiyetleri onlara yön bulmalarında yardımcı olur. Sonbahar sonlarında kraliçe arıyla gerçekleştirdikleri “zifaf uçuşundan” sonra, işçi arılar tarafından kovandan atılır ya da öldürülürler.
Kraliçe Arı (Arı beyi-Ana arı)
Her kovanda bir tane bulunurlar. Diğer arılardan biraz iri olmakla birlikte boyları 18-20 mm’dir. 4-5 yıl kadar hayatta kalabilirler. Yumurtlama özelliği olan tek dişidir. Tek görevi yumurtlamaktır. Ömrü boyunca 2 milyon yumurta üretebilir.
Kovandaki en önemli üye olmasına rağmen, kovanın idaresiyle ilgilenmez. Salgıladığı bir çeşit hormonla kovan arılarının davranışlarını kontrol eder. Ortamın asıl idarecileri ise işçi arılardır. Balözü toplama yerinden zamanına kadar birçok şeye işçi arılar karar verir. Kraliçe arının kovanda nereye yerleştirileceği de yine işçilerin ilgilendiği bir durumdur.
Arıların Bilimsel Sınıflandırılması
Alem: Hayvanlar (Animalia)
Şube: Eklembacaklılar (Arthropoda)
Alt Şube: Antenliler (Antennata)
Sınıf: Böcekler (Insecta)
Takım: Zar Kanatlılar (Hymenoptera)
Familya: Arılar (Apidae)
Cins: Apis (Arı)
arılardan korkuyor musunus
hayır
evet