Araç kullanıcılarının can güvenliğini sağlamak için yapılmış sistemlerden biri de hava yastığıdır. İlk olarak İkinci Dünya Savaşı'nda uçakların yere çakılmaları ihtimaline karşı bir önlem olarak kullanılan hava yastığı daha sonra diğer araçlar için de kullanılmaya başlanmıştır. Otomotiv sektörü için çok önemli bir buluş olan hava yastığının avantajlarının yanı sıra dezavantajları da bulunmaktadır.
Hava yastığı ilk kullanıldığı günden bu yana yarattığı bir takım dezavantajların çözümüyle bugünkü halini almıştır. Şu an kullanılan hava yastığı tipi ise 1980 yılında Mercedes Benz W126 S-Class serisinde Supplemental Restraint Systems (SRS) adıyla kullanılmaya başlanmıştır. İlk yolcu hava yastığı ise 1987 yılında Porsche firması tarafından kullanılmıştır.
[renkbox baslik="ESP Nedir? Nasıl Çalışır?
" link="https://bilgihanem.com/esp-nedir-nasil-calisir/" resim="https://bilgihanem.com/wp-content/uploads/2017/12/esp-nedir-calisma-prensibi-hakkinda-bilgi.jpg" renk="yesil" yenisekme="evet"][/renkbox]
Kullanılmaya başladığı ilk günden bu yana büyük ölçüde hayat kurtaran hava yastıklarının elbette bazı olumsuz yanları bulunmaktaydı. Aracın çarpma esnasında hava yastığının aniden şişmesi, basınçlı havanın aracın içerisinde kalıp sürücüye zarar vermesi gibi bir takım sorunlar gelişen teknoloji sayesinde zamanla çözüme kavuşturulmuştur.
Hava Yastığı (AirBag) Nedir?
Hava yastığı, çarpışma esnasında araç içinde bulunan kişilerin en az zararla kazayı atlatması için kurulmuş bir sistemdir. Genellikle ince naylondan veya hava yastıkları için özel üretilmiş kumaşlardan yapılır. İlk üretildiği günden bu yana belki de milyonlarca insanın hayatını kurtarmıştır. Milyonlarca insanın da sakat kalmasına mani olmuştur.
Hava Yastığı (AirBag) Nasıl Çalışır?
Arabanın ön tarafına yerleştirilen çok aşırı hassas sensörler vardır. Bu sensörler, kaza anında büyük bir hızla bu yastıklara "harekete geç" komutu gönderirler. Bu sensörlerin hassaslığı o kadar güçlüdür ki, sadece 15 km hızdaki bir çarpışmanızda bile hemen harekete geçerler. Aslında, hava yastıkları, balonlar gibi içerisine havanın ya da gazın doldurulmasıyla şişmezler. Farklı bir çalışma sistemleri vardır. Bir kimyasal reaksiyon sonucu, otomatik olarak şişerler.
Hava yastığı sisteminde, "Sodyum Azide (NaN3)" denen bir madde vardır. Aslında buna, sistemin temel maddesi diyebiliriz. İşte bu madde çok yüksek bir ısı aldığı zaman aniden molekülleri birbirinden ayrılır ve ortaya nitrojen gazı çıkar. Basit bir hesapla söylersek, 150 gram Sodyum Azide ısıtıldığı zaman, yaklaşık olarak 77 litre nitrojen açığa çıkar. İşte, hava yastığını şişiren asıl madde, bu nitrojendir. Tehlike anında öndeki sensörlerden gelen komutla Sodyum Azide'nin aniden çok yüksek bir ısıya çıkartılmasının ardından açığa çıkan nitrojenler, çok hızlı bir şekilde hava yastığını şişirir.
Yukarıda saydığımız bu komplike işlemlerin süresi yaklaşık ne kadardır biliyor musunuz? Sadece 30 milisaniye. Yani; 0.030 saniye. Büyük bir kazadan, hafif sıyrıklarla kurtuldunuz demektir bu. Ya da, burnunuz bile kanamadan.
Ancak, zamanla şöyle bir risk açığa çıkmıştır. Şişen hava yastıkları sürücü ve yolcuları belki büyük bir darbeden koruyor ama, bu sefer de yüzlerine aşırı basınç yaptığından dolayı onların nefes almasını engelliyor ve boğularak ölmelerine sebep olabiliyordu. Zamanla bunun da tedbiri alındı. Yastık üzerine, özel delikler konuldu ve şiştikten yaklaşık 1-2 saniye sonra otomatikmen sönmesinin yolu bulundu. Bu şekilde, araçta bulunanların boğulma riskinin de önüne geçildi. Bakalım bundan sonra ne tür gelişmeleri takip edeceğiz...
Hava Yastığının Tarihçesi
Aslında ilk olarak, II. Dünya Savaşı’nda, savaş uçaklarının yere düştüğü zaman kazayı en az hasarla atlatmaları için düşünülmüştür. İnsanların hava yastıklarıyla ilk tanışması 1940'lı yıllara uzanır. İlk kez, askeri alanda kullanılmaya başlanmıştır. Savaş uçaklarındaki hava yastıklarından yeterli faydayı sağlayan insanlar, benzer bir sistemi, ölümlü kazaların çok yaşandığı arabalar için de kullanmak istemişlerdir. Arabalar için yapılan ilk çalışmalar, 1950'li yıllarda gerçekleşmiştir.
Ancak ilk başlarda bu sistemin kara araçlarına uygulanabilmesi için birçok engel vardı. Öncelikle, arabalar uçaklara göre kat kat daha küçüktü ve o zamanlar daha büyük hacme sahip olan hava yastıklarının araba içlerine yerleştirilmesi, mühendisleri bir hayli sıkıntıya sokmuştu. Ayrıca, tehlike anında hava yastığını şişirecek basınçlı havanın, bu arabalar içinde güvenli ve tedbirli şekilde korunması ayrı bir sıkıntıydı. Bir diğer sıkıntı da arızalanan uçakların yere düşmesi anlık değildir. Aniden yere çakılmazlar, öncelikle havada sallantıda durur ve yalpalarlar. Ve bu geçen süre içinde hava yastıklarının açılma süresinin çok kısa olması gerekmez.
[renkbox baslik="AMG Nedir? Özellikleri ve Tarihçesi
" link="https://bilgihanem.com/amg-nedir/" resim="https://bilgihanem.com/wp-content/uploads/2017/12/amg-nedir-amg-nin-acilimi-ve-tarihcesi.jpg" renk="kirmizi" yenisekme="hayir"][/renkbox]
Fakat arabalarda böyle bir zaman dilimi söz konusu değildir. Çarpma ve kazalar aniden gelişir. Peki bu kadar kısa sürede, hava yastıkları nasıl açılacaktı? Aslında o dönem, savaş uçaklarında var olan hava yastıklarının pek çoğu elle açılıyordu. Ancak elle açılma sistemi, arabada pek işe yaramazdı. İşte bu yüzden, hava yastığı açılma süresinin hızlandırılması için çalışmalar başlatıldı.
Fakat bu durum ayrı bir probleme daha yol açtı. Bu kadar kısa sürede büyük bir basınçla açılan hava yastığının, ani şişme sırasında patlama riski doğmuştu. Ve bu patlamanın, araçtaki insanlara belki de kazadan daha çok zarar vermesi söz konusuydu. Zamanla tüm bu engellere ve sorunlara çözüm üretildi. (Hatta o dönem, hava yastığının hız açısından fişeklerle açılması bile gündeme gelmişti. Kaza anında patlayan fişekler, bir anda hava yastığını açacaktı. Ancak bu tehlikeli formül, çok rağbet görmedi)
Hava yastığı hayat kurtarır.
Büyük trafik kazaları yaşandıkça önlemler almaya çalışıyoruz. Hava yastığı araçlarda olması gereken en önemli şey. Bilgiler için teşekkürler.
Arabanın alt yanlarında çalışırmı