Müslüm Gürses denildiğinde hemen herkesin aklında belli bir figür oluşur. Çünkü o kendine has tarzı, çizgisinden şaşmayan duruşu, neredeyse her yaş grubuna sevdirmeyi başardığı şarkıları ve hayat hikayesiyle, bariz özelliklere sahip nadir sanatçılarımızdandır.
44 yıllık sanat hayatında 80’den fazla albüm yapıp 38 filmde rol alan Müslüm Gürses’in öğrenilesi bir kişilik olduğu gerçeğini, biyografisinin beyaz perdeye uyarlanması da kanıtlamıştır. Sonuçta; hem dramatik hem de ilham alınası bir yaşam öyküsü olan Müslüm Gürses, Türk müzik tarihinin en ikonik isimleri arasında yer almaktadır.
[renkbox baslik="Fikret Kızılok Kimdir? Hayatı ve Eserleri" link="https://bilgihanem.com/fikret-kizilok-kimdir/" resim="https://bilgihanem.com/wp-content/uploads/2018/01/fikret-kizilok-kimdir-hayati-ve-eserleri-1024x597.jpg" renk="kirmizi" yenisekme="evet"][/renkbox]
Onun için abartısız “film gibi” olan hayatına nice acılar, nice başarılar ve nice ölümsüz eserler sığdırmıştır, yorumunu yapmak uygun olacaktır. Ancak ondan her zaman böyle saygın ve kendine özgü bir sanatçı gibi sözlerle bahsedilmemiş, bir kesim tarafından sert sözlerle eleştirildiği zamanlar olmuş hatta kendisi TRT’nin yasaklı şarkılar listesine girmiştir.
Müslüm Gürses Kimdir?
5 Temmuz 1953’te Şanlıurfa’nın Halfeti ilçesinde dünyaya gelen Müslüm Gürses kimdir sorusuna kısaca; “Baba lakabıyla tanınan arabesk ve Türk halk müziği sanatçısı” sözleriyle cevap verilebilir. Ancak o, gerek kendine özgü tavırları gerek onu çılgınca seven hayranları gerekse hayat hikayesiyle bu tanımın çok daha ötesinde yer almaktadır.
Çocukluğunun ilk yıllarını Şanlıurfa’da geçiren Müslüm Gürses, daha sonra ekonomik nedenlerden dolayı ailesiyle birlikte Adana’ya göç etmiş, ilkokuldan mezun olduktan sonra eğitim hayatına devam edemeyerek iş hayatına atılmıştır. Küçük yaşta iş hayatına atılan ve çıraklık gibi işlerde çalışan Müslüm Gürses, babasının karşı çıkmasına rağmen 1968’de Adana’da düzenlenen bir ses yarışmasına katılarak burada birinci olmuş, ardından da yeteneği sayesinde şöhret basamaklarını hızla tırmanmıştır.
90’lı yıllarda oluşan hayran kitlesi Müslümcüler olarak anılmış, hiç baba olmamasına rağmen milyonlarca insan ona “baba” diye hitap etmiştir. 1982 yılında Muhterem Nur ile tanışarak 1985’te evlenmiş ve ardında bıraktığı unutulmaz şarkılarıyla 3 Mart 2013‘te sağlık sorunları nedeniyle hayata veda etmiştir.
Müslüm Gürses’in Hayatı
Müslüm Gürses ya da ünlü olmadan önceki soyadıyla Müslüm Akbaş, Mehmet Akbaş ile Emine Akbaş çiftinin çocukları olarak 5 Temmuz 1953’te (bazı kaynaklar 7 Mayıs olarak kabul etmektedir) Şanlıurfa’nın Halfeti ilçesindeki Fıstıközü köyünde dünyaya geldi. 3 yaşındayken ekonomik nedenlerden dolayı ailesiyle birlikte Adana’ya göç eden sanatçı, ilkokuldan sonra eğitim hayatına devam edemedi ve terzi çıraklığı, kunduracı çıraklığı gibi çeşitli işlerde çalışmaya başladı.
Ahmet ve Zeyno isimlerinde iki kardeşi olan Müslüm Gürses, babasının tüm karşı çıkmalarına hatta o gece yarışmaya katılmaması için babasının uyurken saçını kesmesine rağmen 14 yaşındayken Adana Aile Çay Bahçesi’nde düzenlenen yarışmaya katılarak birinci oldu. Sanatçı yıllar sonra verdiği bir röportajda o dönemle ilgili olarak; “İlkokulu bitirdim. Gerisi yok. Adana’da damda yatarken uzun hava okudum. Arkadaşım halkevine gidiyordu, ben de gittim. Derken Çukurova Radyosu’nda sanatçı oldum.” diyecekti.
Aynı dönemde hayatında bir diğer dönüm noktasını yaşayan Müslüm Gürses, çocuk denecek yaşta babasının annesi Emine Akbaş’ı ve 2 yaşındaki kız kardeşi Ezo Akbaş’ı öldürmesine tanıklık etti.
Müslüm Gürses'in Müzik Kariyeri
Babası hapse atılan Müslüm bu olaydan sonra kardeşi Ahmet’i de yanına alarak İstanbul’a gitti. 1968’de İstanbul’da Emmioğlu/Ovada Taşa Basma plağı 300 bin satarak genç sanatçının büyük bir başarıya ulaşmasını sağladı.
Ancak Müslüm Gürses’in acıları henüz bitmemişti keza sanatçı annesi ile kız kardeşinin ardından yanında kalan tek varlığını, erkek kardeşi Ahmet Akbaş’ın da acısını yaşayacaktı. Edinilen bilgilere göre Ahmet Akbaş askerdeyken firar etmiş ve çıkan çatışmada hayatını kaybetmişti. Adının duyulmaya başladığı yıllarda çıktığı Anadolu turnesi sırasında geçirdiği trafik kazası da Müslüm Gürses’in hayatını derinden etkilemişti. Öyle ki alın kemiği kırılan sanatçı, müzik kariyeri için hayati öneme sahip olan işitme duyusunu da yüzde elli kaybetmiş hatta bu kazada öldüğü zannedilmişti.
Kendisi bu kaza hakkında şu yorumu yapacaktı: “O kazada şoför öldü… Beni de öldü sanmışlar zaten. Sonra alıp hastaneye götürmüşler. Ben ölümü yaşadım aslında. Bana göre yeniden hayata dönmüş olmam, Allah’ın bir lütfudur. Alın kemiğim un ufak olduğu için en küçük bir darbede ölebilir ya da kör kalabilirim. Ameliyatta alnıma beynimi koruyacak plaka gibi bir şey taktılar. O korkunç kazadan sonra koku alma duyumu yitirdim. Hiçbir kokuyu alamıyorum ne yazık ki şimdi. Çok kuvvetli parfümler ispirto kokusu veriyor bana. Ayrıca işitme duyumu da yüzde elli yitirdim. Çok ağır işitirim. Neyse, buna da şükür, yaşıyoruz işte…”
Geçirdiği kazanın ardından korkunç baş ağrılarına ve ağır işitme duyusuna rağmen sahnelere geri dönen Müslüm Gürses ya da Müslüm Baba, zamanla arabesk türünde en çok ilgi gören isimlerden biri oldu. 1979 yılında da İsyankar isimli filmle ilk oyunculuk deneyimini edindi ve sonrasında onlarca filmde daha rol aldı. 1982 yılına gelindiğinde ise bir ömür boyu hayat arkadaşı olacağı Muhterem Nur’la tanıştı ve ikilinin Malatya turnesinde başladıkları ilişki 1985’te nikah masasında mühürlendi.
80’lerde iyiden iyiye artan şöhreti ve kendisine hayran olan (Müslümcüler) kitlenin konserlerde sergilediği aşırılıklar sonucunda Müslüm Gürses’e karşı yoğun bir eleştiri akımı başladı. Fakat çoğunluğu toplum tarafından dışlandığını hissedenlerin oluşturduğu hayranları Müslüm Baba’yı sevmeye, onu acılarını temsil eden bir nevi önder olarak görmeye devam etti. 90’lı yıllara gelindiğinde ise arabeskin yavaş yavaş sahnelerde arka plana kaymasıyla Müslüm Gürses de aynı şekilde arka plana kaydı.
Bu dönem Nilüfer'e ait İnkar Etme, Böyle Ayrılık Olmaz ve Sezen Aksu'nun Belalım şarkılarını seslendiren sanatçı 2001 yılında ise Asya’nın Olmadı Yar isimli şarkısını yorumlayarak değişim rüzgarlarının başladığının işaretini verdi. 2006’da Murathan Mungan’la ortak projesi Aşk Tesadüfleri Sever ile dinleyicisini şaşırtan ve çok konuşulan Gürses, 2010’da da Yalan Dünya isimli bir albüm çıkarttı. Teoman’ın Paramparça ve Tarkan’ın İkimizin Yerine isimlerini de seslendire sanatçı o dönemlerde kendisini eleştirenlerle ilgili şu açıklamayı yaptı:
“Son günlerde Arabesk mevzularında “değişime uğradı” gibi görüşler türedi. Biz değişmedik. Özümüzde aynıyız. Ufak tefek altyapı hadisesinde farklılık göründüyse de biz özümüzü muhafaza ediyoruz. Müsterih olsunlar, bir yere kaybolmadık. Tarzımızdan uzaklaşmak gibi bir gayretimiz, çabamız olmadı, olmaz da. Biz o pop şarkıları kendimize has bir şekilde okuyoruz. Herkes müsterih olsun.”
15 Kasım 2012’de kalbine stent takılan Müslüm Gürses’in karaciğer ve böbreklerinde çıkan sorunlar 18 Kasım’da durumunun ağırlaşmasına yol açtı. Yaklaşık 4 ay boyunca Memorial Şişi Hastanesi Yoğun Bakım Ünitesi’nde solunum cihazına bağlı olarak yaşayan Gürses, 3 Mart 2013’te sabah 10.30 sularında henüz 60 yaşındayken hayata veda etti.
Ölüm haberiyle milyonlarca hayranını üzen Müslüm Gürses’in cenazesine katılım da sanatçının ne kadar sevildiğini bir kez daha kanıtladı. Eşine az rastlanır nitelikte bir kalabalıkla son yolculuğuna uğurlanan Gürses’in cenazesine yaklaşık 5 bin kişinin katıldığı, hatta bir nevi izdiham yaşandığı söylendi. Kısacası Müslüm Gürses’in kendisi gibi cenazesi de bu dünyada unutulmaz sahneler bıraktı.
Müslüm Gürses’in Eşi Muhterem Nur Kimdir?
Müslüm Gürses başlığı altında kısaca Muhterem Nur’dan da bahsedecek olursak şu bilgileri verebiliriz. Gerçek adı Aysel Muhterem Kısa olan ünlü isim, 31 Aralık 1932’de Makedonya’nın Manastır şehrinde dünyaya geldi. 16 yaşındaki annesi doğumda ölen ve babasını hiç tanımayan Muhterem Hanım, teyzesi tarafından büyütüldü ve küçük yaşta diğer Müslümanlarla birlikte Türkiye’ye göç etti.
İlkokulu bitirdikten sonra fabrika işçisi olarak çalışmaya başlayan Muhterem, figüranlık yaparak sinema hayatına başladı. İlk başlarda hızla yükselse de sonrasında birtakım sorunlar yaşadı ancak durumu toparlamayı başardı. Bir dönem şarkıcılık da yapan Muhterem Nur, 1982’de Müslüm Gürses ile tanıştı ve 1986’da hiç ayrılmamak üzere evlendi.
Müslüm Gürses’in Filmleri
1979 yılında ilk defa İsyankar filmiyle kamera karşısına geçen Gürses, toplam 38 sinema filminde rol almıştır. Bunlar tarihleriyle birlikte şu şekildedir:
[renkbox baslik="Erkin Koray Kimdir? Hayatı ve Eserleri" link="https://bilgihanem.com/erkin-koray-kimdir/" resim="https://bilgihanem.com/wp-content/uploads/2018/06/erkin-koray-kimdir-hayati-ve-eserleri-1024x597.jpg" renk="mor" yenisekme="hayir"][/renkbox]
İsyankar, Bağrı Yanık, İtirazım Var, Hasret, Kul Sevdası, Zeytin Gözlüm, Mutlu Ol Yeter, Anlatamadım, Ağlattı Kader, Bir Yıldız Doğuyor, Çare Sende Allah’ım, Garibanlar, Sev Yeter, Güldür Yüzümü, İkizler, Kul Kuldan Beter, Yaranamadım, Beleşçiler, Çığlık, Seher Vakti, Töre, Yıkıla Yıkıla, Kader Rüzgarı, Kısmetin En Güzeli, Küskünüm, Oğlum, Talihsizler, Sevmemeli, Yalnızlık Korkusu, Dertler İnsanı, Dünya Boştur, Bir Akıllı Bir Deli, Muhabbet Kuşları, Ömerçip, Balans ve Manevra, Amerikalılar Karadeniz’de 2, Esrarlı Gözler, Şov Bizinıs.
Müslüm Gürses’in Albümleri
Müziğe olan yeteneğini küçük yaşlarında fark eden Müslüm Gürses, hayatı boyunca pek çok albüm ve plak çıkartmıştır. İlk olarak 1968 tarihli Emmioğlu/Ovada Taşa Basma isimli plağını çıkartan Gürses, 1969’da İstanbul’da çıkarttığı Sevda Yüklü Kervanlar/Vurma Güzel Vurma ile 300 bin adet satarak büyük bir başarı yakalamıştır.
Daha sonra da pek çok plak çıkartan sanatçının diskografisinde onlarca albüm yer almış, sanatçı kendine has tarzıyla milyonların beğenisini kazanmıştır. Albümlerinden bazıları; Küskünüm, Tanrı İstemezse, Anlatamadım, Gitme, Aldatılanla, Maziden Bir Demet, Dünya Yalan, Müslümce 92, Sandık, Baba Şarkılar’dır. Sonuçta Müslüm Gürses; Aklı Yok, Unutamadım, Affet, Tanrı İstemezse, Bir Bilebilsen, Nilüfer, Gitme gibi pek çok unutulmaz şarkısıyla hafızalara kazınmıştır.