İstanbul Boğazı'nda yapılmış iki hisardan biri olan Rumeli Hisarı, Osmanlı'dan günümüze kadar varlığını koruyan en önemli eserlerden biridir. Günümüzde Rumeli Hisarı hem müze hem de açık hava tiyatrosu olarak kullanılmaktadır. Ayrıca her yıl Rumeli Hisarı Açık Hava Konserleri’ne ev sahipliği yapmaktadır. Konserlerin başlaması, yaz mevsiminin başlamasıyla aynı günlere denk gelmektedir. Rumeli Hisarı’nın ismi pek çok kaynakta farklı şekilde geçmektedir.
Mesela Fatih Vakfiyeleri’nde adı Kulle-i Cedide olarak yazılmıştır. Neşri tarihi eserlerinde ise Yenice Hisar olarak bilinmektedir. Kemalpaşazade – Aşıkpaşazade ve Nişancı tarihleriyle ilgili belgelerde ise Rumeli Hisarı’ndan Boğazkesen Hisarı diye bahsedilmektedir.
[renkbox baslik="Zeugma Antik Kenti Hakkında Bilgiler; Nerededir, Mimarisi ve Tarihçesi" link="https://bilgihanem.com/zeugma-antik-kenti-hakkinda-bilgiler/" resim="https://bilgihanem.com/wp-content/uploads/2018/12/zeugma-antik-kenti-hakkinda-bilgiler-nerededir-mimarisi-ve-tarihcesi-1.png" renk="kahve" yenisekme="evet"][/renkbox]
1509’da İstanbul’da meydana gelen büyük çaplı bir deprem, Rumeli Hisarı’nda çok büyük zararlar meydana getirmiştir. Ancak kısa süre içinde onarılarak eski haline getirilmiştir. Yaklaşık 250 yıl sonra 1746 yılında hisarda çok büyük bir yangın çıkmış ve binanın ahşap bölgeleri tamamen kül olmuştur. Yaklaşık 43 yıl boyunca harap halde kalan Rumeli Hisarı, 1789 yılında III. Selim tarafından tekrar restore edilmiştir. Bu restorasyon yaklaşık 18 yıl sürmüş ve 1809 yılında tamamlanmıştır. Cumhuriyet ilan edildikten sonra 1950’li yıllarda Rumeli Hisarı yeniden kapsamlı bir restorasyona uğramıştır.
Rumeli Hisarı Nerededir?
Rumeli Hisarı’nın diğer adı Boğazkesen Hisarı’dır. İstanbul’un Sarıyer ilçesindeki Boğaziçi bölgesindedir. Rumeli Semti’nde bulunur ancak bu hisardan dolayı mı o bölgeye “Rumeli” isminin verildiği ya da o semtin adı daha önce Rumeli olduğu için mi bu hisara Rumeli adının verildiği tam olarak bilinmemektedir.
Rumeli Hisarı'nın Mimarisi
Rumeli Hisarı yaklaşık 30 dönümlük bir alan üzerinde kurulmuştur. O dönem en kısa sürede inşa edilen en büyük yapılardan biridir. Yaklaşık 3 ay içinde inşası bitmiştir. Rumeli Hisarı’nda bulunan 3 kulenin, dünyanın en büyük kale burçlarından biri olduğu bilinmektedir. Rumeli Hisarı’nın hacmi yaklaşık olarak 57 bin 700 metre küp olarak hesaplanmıştır.
Rumeli Hisarı’nın yapımına, İstanbul Fethi’nden yaklaşık bir yıl önce 15 Nisan 1452’de başlanmıştır. Durumun aciliyetinden dolayı bir an önce bitmesi gerektiğinden, her bir bölümün sorumluluğu ayrı ayrı paşalara verilmiştir. Boğaz tarafına denk gelen bölümün inşa işlemlerini de Fatih Sultan Mehmet Han bizzat kendi üzerine almıştır. Rumeli Hisarı’ndaki kulelere, o bölümün inşasıyla ilgilenen paşaların ismi verilmiştir. 31 Ağustos 1452 tarihinde hisarın inşası tamamen bitmiştir.
Rumeli Hisarı'nın Tarihçesi
Rumeli Hisarı, İstanbul Boğazı'nda inşa edilmiş olan ikinci hisardır. Fatih Sultan Mehmet Han zamanında, İstanbul’un fethedilmeye çalışıldığı dönemlerde inşa ettirilmiştir. İnşa edilme amacı, İstanbul Boğazı’nın kuzey bölgesinden Osmanlı Donanması’na gelebilecek saldırıları önceden fark edip önlem almaktır. Karadeniz’den boğaza gelebilecek düşman gemileri de böylece engellenebilecekti.
Daha önce Bizans tarafından inşa ettirilmiş olan Anadolu Hisarı’nın tam karşısına bir misilleme olarak inşa ettirilmiştir. Bulunduğu bölge, boğazın en dar bölgesidir. Böylece boğazın tam karşısından bile geçecek olan gemilere yakından müdahale edilebilmesi amaçlanmıştır. Boğazın tam karşı kıyısındaki Anadolu Hisarı ile arasında yaklaşık 600 metre mesafe vardır.
O dönem Rumeli Hisarı’nın yapımına engel olmak isteyen Bizans İmparatoru Konstantin Dragazes’in elçilerine hitaben, Fatih Sultan Mehmet Han şu mektubu yazmıştır:
“...Kendi arâzim üzerinde gönlüm istediği şeyi yapmama karşı gelmeniz için, elinizde ne hak ve ne de kudret vardır. İki kıyı benimdir. Anadolu kıyısı benimdir. Çünkü halkı, Osmanlılardan meydana gelmektedir. Rumeli kıyısı da benimdir. Çünkü siz savunmasını bilmiyorsunuz. Gidiniz efendinize söyleyiniz ki, şimdiki Osmanlı Pâdişâhı, evvelkilere benzemez!”