Kuva-yi Milliye ilk olarak İzmir’de ortaya çıkan, daha sonra dalga dalga Anadolu’ya yayılan bağımsızlık ve onur mücadelesidir. Yabancı işgalinden kurtulma hareketidir. Halk merkezlidir.
Mondros Ateşkes Antlaşması’nın yıkıcı şartları sebebiyle askerlerini ve ordusunu terhis eden, silahlarını işgalci düşman kuvvetlerine teslim eden Osmanlı İmparatorluğu’nun meydana getirdiği savunma boşluğunun; bireysel olarak silahlanan halk örgütü tarafından doldurulmasıdır.
[renkbox baslik="Milli Varlığa Yararlı Cemiyetler, Özellikleri ve Kurulma Sebepleri Nelerdir?" link="https://bilgihanem.com/milli-varliga-yararli-cemiyetler/" resim="https://bilgihanem.com/wp-content/uploads/2017/12/milli-varliga-yararl%C4%B1-milli-cemiyetlerin-kurulma-amac%C4%B1-ve-ozellikleri-nelerdir-960x560.jpg" renk="sari" yenisekme="evet"][/renkbox]
İlk Kuva-yi Milliye hareketi İzmir’de başlamıştır ancak Kuva-yi Milliye’nin işgal ordusuyla çatışmaya girerek vatanı savunmaya ilk başladığı yer Güney cephesindeki Hatay - Dörtyol’dur. Ancak unutmamamız gerekir ki Kuva-yi Milliye o dönemde düzensiz bir ordu idi. Bu yüzden gerilla tarzında çatışmalara girmesi gerekirdi aksi takdirde yok olabilirlerdi. Daha sonra Mustafa Kemal Atatürk ile düzenli orduya geçiş yapmışlardır.
Kuva-yi Milliye Nedir?
Kuva-yi Milliye, öz Türkçe’de “Milli Güçler” ya da “Ulusal Güçler” anlamına gelmektedir. O dönem Anadolu Yunan, Ermeni, Fransız, İngiliz ve İtalyan işgal orduları tarafından ele geçirilmişti. Osmanlı ise askerlerini terhis etmiş, ordusunu dağıtmış ve silahlarını işgal güçlerine teslim etmişti. İstanbul Hükumeti, halkı korumak ve vatanı kurtarmak için üzerine düşen sorumluluğu yerine getiremiyordu. İşte böyle karanlık günlerde Türk Halkı kenetlenerek vatan savunmasına geçme kararı aldı.
Kuva-yi Milliye'nin Özellikleri Nelerdir?
Kuva-yi Milliye'nin Yararları Nelerdir?
İşgalci güçlere ve azınlıklara büyük zararlar vererek, geri çekilmelerini sağlamışlardır. Kuva-yi Milliye, düzenli ordular kuruluncaya kadar TBMM'nin hakim olmasına ve tek güç haline gelmesine ortam hazırlamıştır. Düzenli ordunun kurulmasına temel oluşturmuşlardır. Düzenli ordu kuruluncaya kadar halkı işgallerden ve hukuksuzluklardan korumuştur.
Halka moral verme amacıyla konuşmalar yapmış ve ulusal bilincin gelişmesine katkı sağlamıştır. Yunan ordularının ve diğer azınlıkların Anadolu'da rahatça ilerlemelerini engellemişlerdir. Türk köylerini Rum ve Ermeni çetelerinin saldırılarına karşı korumuşlardır. TBMM'ye karşı başlayan iç ayaklanmaların bastırılmasında yardımcı olmuşlardır. Kurtuluş Savaşı'nın örgütlenmesi için milleti ayaklandırmış ve zaman kazandırmıştır.
Kuva-yi Milliye'nin Kurulma Sebebleri Nelerdir?
I. Dünya Savaşı’na giren Osmanlı, büyük bir darbe almıştır. Bu yenilgiden sonra imzaladıkları Mondros Ateşkes Antlaşması gereğince askerlerini terhis etmiş (sadece jandarma görevi yapabilecek çok küçük bir askeri birliği elinde bulundurmasına izin verilmişti), ordusunu dağıtmış, silahlarını ise işgal kuvvetlerine teslim etmişti.
Yunanlılar İzmir’i işgal ettiğinde Osmanlı Hükümeti hiçbir şekilde direnç göstermemiş, askerlerine müdahele etmemeleri için emir vermiş ve o askerlerin silahlarını Yunan güçlerine teslim etmiştir. Ancak tüm bunlara rağmen Yunan askerleri, dipçikleriyle Mehmetçiğimizi şehit etmiştir. Kurşun sıkmaya gerek duymamıştır çünkü kurşun sıkarak öldürürlerse boş yere mermi israf edeceklerini düşünmüşlerdir. Silahsız Mehmetçikleri göz göre göre şehit etmişlerdir.
Damat Ferit Paşa Hükümeti’nin işgallere karşı sessiz kalması da, halk için Kuva-yi Milliye kurmayı zorunlu hale getirmiştir. Çünkü köylü kadınların namusunu koruyacak bir silahlı güce ihtiyaç vardı. Ve Osmanlı’nın sessizliğinden cesaret bulan işgal güçleri, hakları olmamasına rağmen Anadolu’yu dalga dalga ele geçirmeye kalkmışlardı.
İşgal güçleri, ele geçirdikleri yerlerdeki Türk halkına zulmedip kadınlarına tecavüz ederken, o şehirlerde yaşayan Rum ve Ermeni çeteleri de köyleri basarak halkı gasp etmeye, kızlarını kaçırmaya, mal varlıklarına ve hayvanlarına el koymaya başlamıştı. Tüm bu yaşananları canlı canlı izleyen vatansever Türk halkı ise Milli Mücadele’nin ilk silahlı direniş kuvvetini kurmuşlardır. En başta, farklı bölgelerdeki Kuva-yi Milliye güçlerinin arasındaki bağlantı çok azdı. Herkes kendi bölgesini koruma bilinciyle hareket etmişti.
Mustafa Kemal’in, Kuva-yi Milliye’yi düzenli hale sokmasıyla bu güç bölgesel olmaktan çıkmış ve ulusal bir güç halini almıştır. Artık asıl amaç sadece kendi bölgesini korumak değil; tüm Anadolu’yu ve Anadolu halkını kurtarmak olmuştur. Ayrıca Kuva-yi Milliye’nin güçlendiğini gören terhis edilmiş askerler de bu güce katılmışlar, subaylar gönüllü olarak destek vermişlerdir.
Kuva-yi Milliye güçleri, askerlik tekniğini yeterince bilmemelerine, dağınık ve düzensiz bir şekilde mücadele etmelerine rağmen işgal kuvvetlerine büyük zararlar vermiştir. Ancak onları Anadolu’dan tamamen çıkartmaya güçleri yetmemiştir. Bu güce, düzenli ordu haline getirildikten sonra ulaşmışlardır. O dönem Kuva-yi Milliye’nin düzenli orduya geçmesi daha etkili biçimde savaşması için gerekliydi.
Düzenli orduya geçmeyi zorunlu kılan başka durumlar da ortaya çıkmıştır. Bazı bölgelerde iyice şımaran Kuva-yi Milliye liderleri halkın “Sizin için hizmet ediyoruz” diyerek mal varlıklarını zorla ele geçirmeye kalkmışlardır. Suçlu gördükleri kişileri, hukuk devleti anlayışına uymayarak kendileri cezalandırmaya başlamıştır. Bu durum, bir kısım bölgelerde halkın Kuva-yi Milliye’ye olan güven ve desteğini azaltmıştır. Düzenli orduya geçtikten sonra bu tür sıkıntılar çok büyük oranda çözülmüştür.
Düzenli orduya geçmek istemeyen bazı liderler de var olmuştur. İlk başlarda bu devlet için çok büyük hizmette bulunmalarına rağmen, düzenli orduya geçmek istememiş bu yüzden de emirleri altında bulunan Kuva-yi Milliye mensuplarını düzenli orduya göndermemişlerdir. Bunların içinde en önemlileri Demirci Mehmet Efe ve Çerkez Ethem’dir. Ayrıca düzenli orduya karşı da isyan başlatmışlardır. Demirci Mehmet Efe’nin çıkardığı isyan Birinci İnönü Muharebesi’nden önce bastırılmıştır. Çerkez Ethem’in çıkardığı isyan ise muharebeden sonra bastırılmıştır.
Kuva-yi Milliye kuruluş amacını şu şekilde açıklamıştır: Türk Milleti hiçbir devletin ya da ulusun egemenliğini bu topraklarda kabul etmez. Türk Milleti, kendi bayrağı altında özgürce ve bağımsız bir şekilde yaşama hakkına sahiptir. Mustafa Kemal ise o dönemlerde kurulmuş olan Kuva-yi Milliye’nin amacını şu sözlerle belirtmiştir:
“Hükümet merkezi, düşmanların şiddetli çemberi içindeydi. Siyasal ve askerî bir çember vardı. İşte böyle bir çember içinde yurdu savunacak, ulusun ve devletin bağımsızlığını koruyacak kuvvetlere emrediyorlardı. Bu biçimde yapılan emirlerle, devlet ve ulusun araçları temel görevlerini yapamıyorlardı. Yapamazlardı da. Bu araçları savunmanın birincisi olan ordu da, 'ordu' adını korumakla birlikte, elbette temel görevini yerine getirmekten yoksundu. İşte bunun içindir ki yurdu savunmak ve korumak olan temel görevi yerine getirmek, doğrudan doğruya, ulusun kendisine kalıyor. Buna Kuva-yi Milliye diyoruz...”
Kuva-yi Milliye'nin (Düzensiz Ordunun) Kurulması
İzmir’in işgaline İstanbul Hükümeti’nin hiçbir ses çıkarmaması; dahası tek bir kurşun bile sıkmadan ordusunun silahlarını Yunanlılar’a teslim etmesi halkı iyice çileden çıkartmıştı. Bu olay üzerine ilk olarak İzmir’de halk evlerinde sakladıkları ya da gizli yollardan temin ettikleri silahları bir araya getirerek düzensiz bir ordu kurdular.
Tarih kitaplarında pek yazmaz ancak halk o dönemlerde Osmanlı İmparatorluğu’nun İzmir’deki cephaneliğini basmış ve orada bulunan yaklaşık 120 adet silahı ve çeşitli miktardaki savaş envanterlerini ele geçirmişti. Bu silahların sayısının sadece 120 olması sebebiyle, herkese birer silah dağıtarak 120 kişilik bir milis gücü kurmuşlar, köylü kadınlarının namusunu, vatanlarının toprağını korumuşlardı.
Bu milis gücü diğer şehirlerimizin de işgal edilmesi sebebiyle dalga dalga Anadolu’ya yayıldı. Koskoca Osmanlı İmparatorluğu’nun savunmasını, ellerindeki kırık dökük silahlarla halk sağlıyordu. O dönem Anadolu’nun iç ve batı bölgelerinde Kuva-yi Milliye’ye katılmış olan erkeklerin sayısı ilk etapta yaklaşık 6500’ü geçmişti. Sadece bir yıl sonra ise bu sayının 15 bin kişiye ulaştığı belirtilmiştir.
Kuva-yi Milliye'nin Düzenli Ordu Haline Gelmesi
Kuva-yi Milliye askerleri, Mustafa Kemal tarafından düzenli ordu haline getirilmeden önce sürekli olarak “vur – kaç” taktiğiyle çatışmalara girmiştir. Bu şekilde düşman ordusunu tamamen Anadolu’dan atamasalar bile, ilerlemelerini durdurmuşlar ve onlara büyük zararlar vermişlerdir. İşte böylece Kurtuluş Savaşı'ın ilk kıvılcımı ortaya atılmıştır.
[renkbox baslik="Milli Varlığa Zararlı Cemiyetler, Özellikleri ve Kurulma Sebepleri Nelerdir?" link="https://bilgihanem.com/milli-varliga-zararli-cemiyetler/" resim="https://bilgihanem.com/wp-content/uploads/2018/01/milli-varliga-zararli-cemiyetler-ozellikleri-ve-kurulma-nedenleri-960x560.jpg" renk="turuncu" yenisekme="hayir"][/renkbox]
Daha sonra Mustafa Kemal tarafından düzenli orduya geçirilen Kuva-yi Milliye mensupları, güney cephesinde Adana’nın, Maraş’ın, Antep’in ve Urfa’nın kurtuluşunu sağlamışlardır. Kuva-yi Milliye hareketinin vermiş olduğu mücadeleler üzerine yapılan en büyük araştırmalardan birini, araştırmacı M. Ali Eren kaleme almış ve günümüze ulaştırmıştır.
Milli mücadelenin kahramanları,… çok iyi anlatmışsınız gerçekten emeğinize sağlık.
Araştırdığım bir konuydu. Bilgiler için teşekkür ederim.