Bugün sizlere son yıllarda artış gösteren, iletişim kurmayı, beden davranışlarını ve beyinsel gelişimi engelleyen bir sağlık sorunundan bahsedeceğiz. Sağlık sorunu diyoruz çünkü otizm de tıpkı down sendromu gibi hastalık olarak kabul edilmemektedir. Dünya genelinde, 2 Nisan Otizm Farkındalık Günü olarak kutlanmaktadır. Biz de hazırladığımız bu makale ile bu soruna bir nebze de olsa dikkat çekmek istiyoruz.
Otizm bir hastalık değil, rahatsızlıktır. Bu rahatsızlığı erken evrede fark ettiğinizde tedavisi büyük oranda pozitif sonuç vermektedir. Toplumda özellikle otistik çocuğu olan ebeveynlerin yaşadığı zorlukları duyarız. Oysa ki, bu sorunu kabullenip hemen tedaviye başlandığı takdirde, ortaya sizin bile inanamayacağınız başarılı çocuklar çıkacaktır.
[renkbox baslik="Boğmaca Nedir? Nedenleri, Belirtileri, Korunma Yolları ve Tedavisi
" link="https://bilgihanem.com/bogmaca-nedir/" resim="https://bilgihanem.com/wp-content/uploads/2018/03/bogmaca-hastaligi-hakkinda-bilgi.jpg" renk="mavi" yenisekme="evet"][/renkbox]
Son 10 yılda yapılan araştırmalara göre, bebekler daha 10 -14 aylıkken bile tanı konabiliyor. Eğer ilk kez anne - baba olmadıysanız, zaten tecrübeli olduğunuzdan bir sonraki çocuktaki gelişim aşamalarını daha rahat takip edeceksinizdir. İlk kez bebek sahibi olanlar ise muhakkak diğer bebeklerin gelişim sürecini bilirler. Örneğin; emeklemesi gereken dönemde bunu gerçekleştiremiyorsa veya seslendiğinizde tepkisiz kalıyorsa, bir şeylerin yolunda gitmediğini çok rahat anlayabilirsiniz.
Otizm Nedir?
Otizm, 3 yaşından önce başlayan, sosyal iletişimi büyük ölçüde kısıtlayan, beynin gelişimini engelleyen ve ömür boyu süren bir sağlık sorunudur. Bu rahatsızlığı yaşayan kişilere ise otistik adı verilir. Beynin birçok kısmını etkileyen rahatsızlıkta, tam olarak bilimsel bir sebep sunulamamaktadır. Ancak kalıtsal yatkınlığın en büyük faktörlerden biri olduğu düşünülmektedir.
Genellikle Asperger sendromu ile karıştırılır. Her iki durumda da aşırı içine kapanıklık, iletişim eksikliği gibi semptomlar ortakken, Asperger'de otizmden farklı olarak konuşma ve dil becerisinde herhangi bir gelişim geriliği yoktur. İlk belirtilerini bebeklik ve çocukluk çağında gösteren otizm, eğer erken teşhis edilirse, çocuğun bu doğrultuda eğitim alması ve kendini daha rahat geliştirmesi sağlanabilir. Erkeklerde kızlara oranla 4 kat daha fazla görülmesine rağmen, kızlarda daha ağır seyreder.
Otistik çocukların hepsinin zeka düzeyi aynı değildir. Vakaların %70'inde zeka geriliği görülebilir. %30'u normal olan kısmın ise %10'luk oranında üstün zekaya sahip çocuklara rastlanır. Otizm beraberinde; dikkat eksikliği, hiperaktivite ve epilepsi gibi diğer sorunları da getirebilir. Yazımızı devamına geçmeden önce, yayınladığımız bu yazının sadece bilgilendirme amaçlı olduğunu, teşhis konulması veya tedavi şekline karar verilmesi adına kullanılmaması konusunda okuyucularımızı uyarırız.
Otizm Nedenleri Nelerdir?
Otizme hangi durumların yol açtığı kesin olarak ispatlanamamıştır. Birçok faktörün etken olduğu düşünülürken, bunlar arasında ilk sırayı genetik yatkınlığın aldığı biliniyor. İkiz olma veya kardeşlik gibi durumlar üzerine yapılan araştırmalar da bu tezi doğrular nitelikte.
Tek yumurta ikizlerinde her ikisinin birden otistik olma durumu, çift yumurta ikizlerine göre daha fazladır. Ek olarak otistik bir çocuğun kardeşinde de bu durumun görülme sıklığının, sağlıklı bireylere göre 50 – 100 kat daha fazla olduğu biliniyor. Tüm bu saydıklarımız genetik faktörler üzerinde yoğunlaşıyor ancak çevresel faktörler de otizm nedenleri arasında sayılmaktadır.
Örneğin; annenin hamilelik sırasında geçirdiği her türlü rahatsızlık dolaylı veya doğrudan ilişkili sayılabiliyor. Bunlar arasında en tehlikeli olanlardan birisi ise kızamıkçık hastalığı. Daha önce bu konu hakkında sizlere sunduğumuz yazıda da, hamilelik döneminde geçirilen kızamıkçığın oldukça tehlikeli olduğundan bahsetmiştik. Henüz ispatlanamasa da çocukluk çağında yapılan aşıların da otizme sebep olduğu var olan görüşler arasında yer almaktadır.
Otizm Belirtileri Nelerdir?
Otizmin tanımı ve nedenlerinden çok, aslında ailelerin en merak ettiği konu, belirtileridir. Çünkü son yıllarda artış gösteren otizm vakaları, anne ve babanın korkmasına ve her an çocuğunu gözetlemesine sebep olmaktadır. Bu tür sağlık sorunlarında geç kalınması ileri dönemde büyük sorun olacaktır. Baltimore Kennedy Krieger Institute, otizm hakkında yaptığı kapsamlı araştırma sonucunda, bazı kişilerde 1 yaşına bile gelmeden teşhis edilebileceğini belirtiyor.
Uzmanlar otizm spektrum bozuklukları (ASD) belirtilerinin erken fark edilmesinin hayati öneme sahip olduğunu söylüyor. Eğer aileler hekim ile paralel giderek, çocuklarını çok iyi takip ederlerse sosyal, motor ve iletişim becerilerini çok rahat bir şekilde fark edilebilmektedir. Yapılan bilimsel araştırmalardan derlediğimiz bilgilere göre otizmli bir çocukta ilk olarak şu belirtiler oluşmaktadır;
- İletişim bozuklukları.
- Sosyal etkileşim bozuklukları.
- Göz teması kuramama.
- Taklit etme.
- El, ayak ve bacaklarda sertleşme.
- Eşyaların bir parçası ile sürekli oynama veya gözünü oradan ayırmama.
- Emekleme veya yuvarlanma gibi hareketlerde motor gelişim geriliği.
- Adı ile seslenildiği zaman buna cevap vermeme.
- Yanında konuşulduğunda söylenenleri duymuyor gibi davranması.
- Yaşıtlarının oynadığı oyunlara ilgi duymama.
- Bazı kelimelerin tekrar tekrar söylenmesi gibi yineleyici davranışlar.
- Parmağı ile bir şeyi gösterebilecek kadar dikkatini toplayamaması.
- Sallanma, çırpınma gibi aşırı hareket gösterme.
- Sarılma veya kucaklama isteğine olumsuz cevap verme ve sırtını dönme gibi davranışlardır.
Saydığımız bu durumlar çocukluk çağında başlayıp, ilerleyen yaşlarda etkisini artırarak devam eder. Bu vakalarda toplumda yaygın olan yanlış bir kanıyı da düzeltmek istiyoruz. Otistik çocuklar sanılanın aksine yalnız kalmayı sevmezler. Tam tersi arkadaşlık kurmayı, sevgi görmeyi isterler. Fakat bu becerileri yerine getiremedikleri için tam tersi düşünülür.
Otizm Nasıl Önlenir?
Bazı araştırmacılar bu sağlık sorununun tamamen önlenebildiğini savunsa da, otizm erken gebelik döneminde oluşmaktadır ve korunma yolları hakkında kesin bilgiler verilememektedir. Erken bebeklik döneminden itibaren görülmeye başlayan nörolojik bir problemdir.
Ancak otistik çocuğa sahip 1287 ebeveyne yöneltilen sorular kapsamında, bu rahatsızlığın nasıl önleneceği konusunda umut verici cevaplar alınmış. Bunlardan en dikkat çekici olan iç güdülerinize güvenmeniz. Evet, otistik çocuğu olan anne ve babalar, öncelikle iç güdülerimize güvenmemizi istiyor. Çünkü her anne – baba bebeğinde bir anormallik olduğunu hissedebilir. Onun dışında şu önerilerde bulunuyorlar;
- Ailede kronik bağışıklık sistemi sorunu olanlar dikkat etmeli.
- Haddinden fazla antibiyotik kullanımından kaçınılmalı.
- Gebelik döneminde metil folat veya folik asit kullanılmamalı (folik asit B grubu vitaminlerdendir ve genellikle hamileliğin ilk haftalarında doktor tarafından önerilir).
- Bebek doğar doğmaz gen testi yaptırılmalı.
- Hipotiroidi sorunu varsa mutlaka tedavi görülmeli, kendinizde bir sorun olup olmadığını bilmiyorsanız mutlaka gerekli testlerle varlığı kontrol ettirilmeli.
- GDO'lu (genetiği değiştirilmiş organizmalar) gıdalardan uzak durulmalı.
- Zararlı olduğundan emin olduğunuz kozmetik, temizlik malzemesi, şampuan gibi ürünler gebelik dönemlerinde eve sokulmamalı, uzak durulmalı.
- Aşı yaptırmadan önce mutlaka ürün kitapçığı okunmalı. Gebelikte aşı yaptırılmamalı.
- Ağlayan bir bebek uyutmaya çalışılmamalı. Ağlamasının bir sebebi olduğu akıldan çıkarılmamalı.
- Bebeklik ve çocukluk çağındaki kabızlık önemsenmeli.
- Florürlü su kullanılmamalı.
- Dişlere yapılan dolgunun içinde civa bulunduğu için, hamilelik döneminde yeni dolgu yaptırılmamalıdır.
Otizm Nasıl Tedavi Edilir?
Tedavi aşamasını anlatmaya başlamadan önce, otistik çocuğu olan anne ve babalara ilham olması açısından harika bir örnekten bahsetmek istiyoruz sizlere. Dünya onu "otizmli dahi" olarak tanıyor. 1947 doğumlu olan ve şu an 71 yaşında olan Temple Grandin, bir otistik olmasına rağmen; aktivist, hayvan davranışları alanında uzman, yazar ve en önemlisi profesör gibi unvanlara sahip.
Evet, yanlış duymadınız Temple Grandin, otistik olmasına rağmen hayata meydan okumuş ve Colorado Üniversite'sinde ders veren bir profesör. Herkesin şanssızlık olarak düşündüğü durumdan hiçbir şekilde etkilenmeyen, hayatını sadece başarı odaklı kuran ve başkalarının yardımı olmadan da yaşanabileceğini gösteren, ilham alınabilecek en iyi örneklerden biri.
Bu umut dolu örnekten bahsettikten sonra gelelim tedavisine. Otizm tedavisinde başarıyı etkileyen en büyük unsur erken teşhis ve tabi ki sevgi. Tedavinin şekli genellikle kişiden kişiye ve sorunun derecesine göre değişiklik göstermektedir. Otistik bireyin yanında anne ve babaya verilen destek programları da bir nevi tedavinin içerisinde sayılmaktadır. Çünkü aile faktörü tedavinin mutlaka olması gereken bir parçasıdır.
Bu bireyler yıllar süren ve sabır isteyen bir tedavi süreci yaşamak zorundadır. Otizmi önlemek mümkün değildir fakat iyi bir tedavi ile etkilerini en aza indirmek sizin elinizdedir. Temeli, öğrenmenin geliştirilmesine dayanan otizm tedavisinde farklı seçenekler uygulanmaktadır. Bunların hepsi birden denenebileceği gibi vakaların durumuna göre bazılarına ihtiyaç duyulmaya da bilir. Otizmde kullanılan tedavi yöntemleri şunlardır;
Psikiyatrik Tedavi
Tedavinin bu aşaması hem hastayı tanımak hem de diğer aşamalarda nasıl bir yol izleneceğine karar vermek adına çok önemlidir. Rahatsızlığa sahip olan kişiler; anksiyete, panik atak, Asperger sendromu gibi durumları da aynı anda yaşayabilir. Bunlar da kişinin öfke nöbetleri yaşamasına, iletişim ve davranış eksikliğine yol açar.
Psikiyatrik tedavide söz konusu durumların önüne geçmek ve olumlu davranışların kazanılması hedeflenir. Hastanın kaygı ve öfke nöbetlerini önlemek amacıyla ilaçlar verilir. Bu noktada altını özellikle çizmeliyiz ki, asla aşırı doz verilmemelidir. Tedavinin amacı hastayı tamamen iyileştirmek değil, nörolojik olarak rahatlatmak ve hayatlarını bu sorunun etkisi altında kalmadan sürdürmelerini sağlamaktır.
Neurofeedback
Dikkat eksikliği ve hiperaktivite sorunlarında da uygulanan bu tedavi yönteminin amacı, beyin dalgalarını çeşitli egzersizler ile normale çevirmektir. Saçlı deriye yerleştirilen elektrodlar ile beyin dalgaları bilgisayar ekranına yansıtılır. Yapılan bu tespit sonrasında, ekrana aktarılan beyin dalgaları çocuğun kolaylıkla algılayabileceği bir animasyona çevrilir.
Bilgisayar oyunu tarzındaki bu animasyonu izlerken, aynı zamanda oyunu beyni ile kontrol edebilir. Oyuna dikkatini verip, uygun elektriksel aktiviteye geçtiğinde puan kazanmaya başlar. Dikkati dağıldığı anda ise oyun kontrolünden çıkmış demektir. İlk olarak 1994 yılında yapılmış olan neurofeedback tedavisi, uzun süreli uygulamalarda olumlu sonuçların alındığını ve davranışlarda belirgin iyileşmelerin gözlendiğini ortaya çıkarmıştır.
Gluten - Kazein Diyeti
Bir diğer tedavi yöntemi olan gluten – kazein diyetinde; otistik bireylerin bağırsak yapıları üzerine kurulu bir uygulamadan söz edeceğiz. Bilimsel olarak ispatlanamamış olmasına rağmen yaygın bir şekilde faydalanılan bir tedavi şeklidir. Gluten; buğday, çavdar ve yulaf gibi tahıllarda bulunan bir maddedir. Kazein ise süt ve süt ürünlerinde bulunur. Otistik kişilerin bağırsak yapılarının aşırı ince olduğu, saydığımız bu protein maddelerini sindiremediği, bunun da beyinde sinirsel uyarım etkisi yaptığı düşünülür.
[renkbox baslik="Diyabet (Şeker) Hastalığı Nedir? Nedenleri, Belirtileri, Korunma Yolları ve Tedavisi
" link="https://bilgihanem.com/diyabet-seker-hastaligi-nedir/" resim="https://bilgihanem.com/wp-content/uploads/2018/01/diyabet-seker-hastaligi-nedir-belirtileri-korunma-yollari-cesitleri-tedavisi.jpg" renk="turuncu" yenisekme="hayir"][/renkbox]
Gluten - kazein diyeti içerisinde; buğday unu yerine pirinç veya mısır unu tüketilmesi önerilir. İnek sütü yerine ise soya sütü bir alternatif olarak sunulmaktadır. Bu diyeti (GFCF Diet: Glüten Free-Casein Free Diet) uygulayan çocukların bazılarında bağışıklık sistemi sorunlarının azaldığı, hiperaktivitenin düzeldiği ve algının güçlendiği tespit edilmiştir. Ancak gluten - kazein diyetinin protein ve vitamin eksikliğine yol açtığını, sadece alternatif tedavi seçenekleri arasında yer aldığını hatırlatalım.
Ağır Metallerden Arındırma
Ağır metallerden arınma ile otizm arasında bilimsel bir bağlantı olmamasına rağmen, sıklıkla başvurulan bir yoldur. Civa, kurşun ve arsenik gibi zehirli maddelerin otizme yol açtığını düşünülmektedir. Fakat 13 farklı ülkeden, 19 bilim insanı tarafından yapılan araştırmalar, bu maddelerden bazılarının, çocukluk çağı aşıları içerisinde yer aldığını ve bunların otizmle hiçbir bağlantısı olmadığını göstermektedir. Birçok sağlık otoritesi bu tür tedavi yöntemlerinin gerekmedikçe kullanılmamasını öneriyor.
Ancak biz ilişkili tüm bilgileri paylaşmak adına bahsedecek olursak, ağır metallerden arındırmada genellikle kimyasal ilaçlar verilir. Amaç vücudu toksik maddelerden temizlemektir. Bunun için bitkisel yollara başvuranların sayısı da azımsanmayacak kadar fazla. Kişniş gibi bitkilerin vücudu bu tür maddelerden temizlediği bilinmektedir. Ölümlere varan ağır yan etkiler gösteren bu tedavi yönteminin, bilinçsizce yapılmamasının yeniden altını çizelim.
Hiperbarik Oksijen Tedavisi
Hiperbarik oksijen tedavisi (HBOT: Hyperbaric Oxygen Therapy) beyin hasarı ve yanıkların tedavisinde de uygulanmaktadır. Amaç solunum yoluyla akciğerlere alınan %100 oksijenin, tüm vücut sıvılarındaki oksijen miktarını artıması ve oksijensizlik nedeniyle görevini yerine getiremeyen hücrelerin yeniden harekete geçmesidir. Bir basınç odasında hastaya aralıklı olarak %100 saf oksijen solutulması şeklinde uygulanır. Son yıllarda alternatif tedavi seçenekleri arasında adı sıklıkla geçse de doğruluğu kesin olarak ispatlanamamıştır.
Benim de 5 aylık bir bebeğim var, o kadar korkuyorum ki o yüzden çok iyi gözlemliyorum davranışlarını.