Helal ve haram konusu hemen hemen herkesin kafasını karıştıran, zaman zaman vicdanımıza hesap vermemizi sağlayan durumlardır. Öncelikle şunu bilmemiz gerekiyor ki İslamiyet’te haramların ve helallerin ne olduğunu sadece Allah belirler. Peygamberlerin bile herhangi bir şeyi haram kılma ya da helal sayma gibi bir yetkisi yoktur. Onlar sadece Allah’ın emir ve yasaklarını, koyduğu haramları ve helalleri yer yüzünde yaşayan insanlara bildirmek için birer aracıdır. İslamiyet’te Allah’tan başka hiç kimsenin de helalin ya da haramın ne olacağını belirleme yetkisi yoktur ve olamaz.
Hatta Allah’ın haram kılmadığı bir şeyi “haram” ilan etmek ya da Allah’ın helal kabul etmediği bir şeyi “helal” kabul etmek son derece çirkin bir davranış olarak görülmüş, haddi aşmak olarak kabul edilmiştir. Bunların ötesinde günah olarak kabul edilmiştir. Helal ve haram son derece önemli konular ve hassas dengelerdir.
[renkbox baslik="Azrail Nedir? Görevleri Nelerdir?" link="https://bilgihanem.com/azrail-nedir/" resim="https://bilgihanem.com/wp-content/uploads/2016/10/azrail-nedir-gorevleri-nelerdir.jpg" renk="siyah" yenisekme="evet"][/renkbox]
Allah’ın haram kıldığı bir şeyi helal kabul edenlerin yolundan gitmek “şirk” olarak görülmüştür. (Hangi Davranışlar Şirke Girer?) Yani Allah’tan başkasını ilah edinmek. Ve bu da Allah’ın affetmeyeceği iki günahtan birisidir. Diğeri kul hakkına girmektir. Elbette ki tövbe edip hal ve davranışlarını düzeltenlerin affolunacağını Allah insanlara Kuran – ı Kerim’de bildirmiştir.
Helal ve Haram Nedir?
Haram demek yapılması bizzat Allah tarafından yasaklanmış eylemler demektir. Allah'ın peygamberleri aracılığıyla kullarına yasak ettiği, izin vermediği davranışların bile bile yapılması demektir. Yapıldığı takdirde günah vardır. Örneğin; içki içmek, kumar oynamak, zina yapmak.
Helal ise, Allah tarafından serbest bırakılmış, yapılmasına izin verilen eylemlerdir.
Haram kılınmış bir şey herkes tarafından zamanla helal bir davranış gibi algılanıp yapılsa da, bu konuda getirilmiş ayetler hiçbir zaman değişmez. Allah yasak kıldığı şeyleri yapan kulları sevmez. Ancak zamanla haramdan uzaklaşıp tövbe eden kulların affedileceği bizlere Kuran'da müjdelenmiştir. Aynı şey, Allah’ın helal kıldığı bir şeyi haram kabul edenlerin yolundan gidenler için de geçerlidir.
Kuran-ı Kerim’deki Maide Suresi’nin 87. Ayetinde konuyla ilgili şu sözler bulunmaktadır: “Ey İman edenler! Allah’ın sizin için helal kıldığı güzel şeyleri (kendi kendinize) haram kılmayın ve haddi aşmayın. Şüphesiz ki Allah, haddi aşanları sevmez.”
Bazı insanlar süs eşyalarının haram olduğu konusunda gayet emindir. Üstelik Allah’tan gelen böyle bir ayet olmadığı halde. Bakın Mümin Suresi’nin 56. Ayeti’nde ne yazılıdır: “Allah'ın kulları için yarattığı süsü ve temiz rızıkları kim haram kıldı? De ki: Onlar, dünya hayatında, özellikle kıyamet gününde müminlerindir.”
Ve Yunus Suresi’nin 59. Ayetinden de bir alıntı yaparak konumuzu zenginleştirelim: “Ne oldu size de Allah'ın size rızık olarak indirdiği şeylerden bir haram yaptınız bir de helal?" De ki: "Allah mı size izin verdi, yoksa Allah'a iftira mı ediyorsunuz?”
Hz. Muhammed (SAV)’in Veda Hutbesi
Allah’ın bizlere Kuran’da belirttiği haram ve helallerin sayısı bu makalemize sığamayacak kadar çoktur. İşte bu yüzden, Hz. Muhammed (SAV)’in ölmeden kısa bir süre önce yaptığı "Veda Hutbesi"nde en çok vurguladığı haramlara değinmek istiyoruz.
- Putperestlik ve Cinayet Hutbesi; Peygamber Efendimiz (SAV)'in Veda Hutbesi’nde ilk olarak dile getirdiği haram; putperestlik ve insanların birbirini haksız yere öldürmesidir. Bakın Peygamber Efendimiz (SAV)'in bu konuyla ilgili sözleri nasıldır: “Sakın benden sonra eski sapıklıklarınıza dönmeyiniz ve birbirinizin boynunu vurmayınız!”
- Faiz; İkinci olarak vurguladığı haram, faizdir. Her kim ki bir diğer kişiden faiz amacıyla bir şey aldıysa onu hemen sahibine vermesini emrediyor. Faizin her türlüsünün kaldırıldığını belirtiyor ve kaldırmış olduğu ilk faizin de amcası Abbas’ın faizi olduğunu belirtiyor. Elbette ki faiz amacıyla verilmiş ana paraların helal kabul edilip geri alınabileceğini de ekliyor. Sadece faiz kısmını haram ilan ediyor.
- Cahillik Adetleri ve Kan Davaları; Peygamberimizin üçüncü olarak vurguladığı haram ise cahillik adetleri ve kan davalarıdır. Cahillik dönemindeki adetlerin hepsini ayağının altına aldığını belirtiyor ve bütün kan davalarını kaldırıyor. Ve ilk başta da kendi akrabalarının kan davasını kaldırıyor. Ve şeytana her ne olursa olsun uyulmamasını orada bulunan Müslümanlara buyuruyor.
- Kadın Haklarına Uymamak; Daha sonrasında Peygamber Efendimiz (SAV)'in üzerinde durduğu en büyük haram, kadın haklarının gözetilmemesidir. Onların hakkının yenmesidir. Erkeklerin, eşlerini Allah’ın bir emaneti olarak aldığını belirtiyor ve de bu emanete çok iyi bakılması gerektiğini emrediyor. Hem erkeklerin kadınlar üzerinde hakkı olduğunu açıklıyor hem de kadınların erkekler üzerinde hak sahibi olduğu konulara değiniyor.
- Eşlerin Birbirine Karşı Görevi; Kadınların erkeklere karşı görevinin yataklarına bir yabancıyı almamaları ve kocalarının hoşnut olmadığı, sevmediği kişileri onların izni olmadan eve almamalarıdır. Erkeklerin kadınlara karşı görevi ise, yukarıda sayılan kadın görevlerini yapmadıkları sürece onlarla yatağa girmemeleri ve onları bu yoldan sakındırmaya çalışmalarıdır. Ve onlara yiyeceklerini, giyeceklerini temin etmektir. Müslümanlara Kuran – ı Kerim’i ve Peygamber sünnetlerini emanet olarak bıraktığını, Müslümanların bunlara uydukça asla yoldan şaşırmayacaklarını açıklıyor.
- Cinayet ve Hırsızlık; Müslümanlara Müslüman’ın kanının ve malının haram olduğunu belirtiyor. Elbette ki gönül rızasıyla alıp verdiğiniz mallar bu haram kategorisine girmemektedir.
- Miras; Her miras sahibine, mirastan kalan hakkın tas tamam verilmesini de emretmiştir. Elbette burada belirtilen bütün haram ve helaller Peygamber Efendimiz (SAV)'e Hz. Cebrail aracılığıyla bildirmiştir. Hz. Muhammed (SAV) bu haram ve helalleri insanlara duyuran bir aracıdır.
- Soyunu İnkar Etmek veya Kendi Soyunu Üstün Kabul Etmek; Ayrıca, insanın kendi babasını, soyunu inkar etmesini de yasaklamış; bunu yapanları lanetlenmekle korkutmuştur. Ve bu kimselerin şahitliğinin kabul edilmeyeceğini bildirmiştir. Ayrıca bu kimselerin tövbesinin de kabul olunmayacağını söylemiştir. Bunun dışında üzerinde en çok durduğu haramlardan biri de kendi soyunu, ırkını, sülale veya aileni diğerlerinden üstün tutmaktır. Bu konuda insanları çok dikkatli bir şekilde uyarmış ve hiç kimsenin bir diğerinden zenginlik, köken, ırk vb. sebeplerle üstün olamayacağını ilan etmiştir. Asıl üstünlüğün, din ve takva yönünden olduğunu belirtmiştir. Arap’ın Türk’e ya da Türk’ün Kürt’e karşı bir üstünlüğü yoktur. Elbette ki kimin dini inancı daha kuvvetli ise ve kim Allah’ın emir ve yasaklarına daha iyi uyuyorsa asıl üstün olan odur dinimize göre.
- Hiç Kimse İşlemediği Bir Günahtan Yargılanamaz; Peygamber Efendimiz (SAV)'in üzerinde durduğu en önemli noktalardan birisi de, hiç kimsenin kendi işlemediği bir suçtan ceza alamayacağıdır. Bir babanın işlediği suçun cezasını evladı dahi çekemez. Çünkü o cehalet döneminde insanlar başkalarının suçlarından ceza alabiliyorlardı ve Hz. Muhammed (SAV), Veda Hutbesi’nde bu konunun yasak olduğunu bildirmiştir.
Haram Sayılan En Büyük Günahlar Nelerdir?
Kuran –ı Kerim’deki bütün haram ve helalleri burada tek tek sayamayacağımız için, Peygamber Efendimiz (SAV)'in ölmeden önce bir “veda” manasında verdiği hutbeden helal ve haramları özenle seçerek, helaller ve haramlar konusunda sizlere yardımcı olmaya çalıştık.
[renkbox baslik="Teheccüd Namazı Nedir? Ne Zaman, Nasıl Kılınır?" link="https://bilgihanem.com/teheccud-namazi-nedir/" resim="https://bilgihanem.com/wp-content/uploads/2017/03/teheccud-namazi-hakkinda-bilgiler.jpg" renk="siyah" yenisekme="hayir"][/renkbox]
Haram sayılan bu günahların içerisinde bazıları vardır ki Hz. Muhammed (SAV) onlara özellikle değinmiş ve kullarının bu günahlardan uzak durmasını emretmiştir.
Büyük günah sayılan bu davranışların başında ise şirk, cinayet, adam öldürmek ve hırsızlık gelmektedir. Haram sayılan diğer bazı büyük günahlar ise şu şekilde sıralanmıştır;
- Allah'a şirk koşmak
- İnsan canına kıymak
- Başkasının malına, mülküne göz dikmek, hırsızlık yapmak
- Faiz yemek
- Zina yapmak
- Livata yapmak
- Duaların kabul olmayacağını zannedip, Allah'tan ümidi kesmek
- Kul hakkı yemek
- Emanete hıyanet etmek
- Yalan yere yemin etmek
- İnsanları Allah yolundan ayırmak.
Doğru bir başlangıç yaptınız sonra savruldunuz!
Size yalnız şunları haram kıldı: Ölü hayvan, kan, domuz eti, bir de Allah’tan başkası adına kesilen hayvanlar. Sonra kim bunlardan yemeye mecbur kalırsa, başkasının hakkına tecavüz etmemek ve zaruret ölçüsünü geçmemek şartıyla ona da bir günah yükletilmez. Çünkü Allah çok bağışlayıcıdır, çok merhametlidir.(Bakara 2:173)
Ey iman edenler! Sözleşmeleri yerine getirin. İhramlır iken avlanmayı helal saymamanız şartıyla, çeşitli hayvanlar size helal kılındı. Ancak haram oldukları size okunacak olanlar müstesna. Şüphesiz Allah dilediği hükmü verir. (Maide 5:1)
Leş, kan, domuz eti, Allah’tan başkasının adı anılarak kesilen; boğulmuş, vurulmuş, yukardan düşmüş, boynuzlanmış, canavar yırtmış olup da canlı iken kesmedikleriniz; dikili taşlar (putlar) üzerine boğazlanan hayvanlar ve fal oklarıyla kısmet aramanız size haram kılındı. Bunların hepsi doğru yoldan çıkmaktır. Bugün kâfirler, dininize karşı ümitsizliğe düşmüşlerdir. Onlardan korkmayın, benden korkun. Bugün dininizi kemale erdirdim, size nimetimi tamamladım. Size din olarak İslâmı beğendim. Kim açlıktan daralır, günaha istekle yönelmeden bunlardan yemek zorunda kalırsa, ona günah yoktur. Çünkü Allah bağışlayan, merhamet edendir.(Maide 5:3)
Emir budur, Allah’ın yasaklarına kim saygı gösterirse, bu, kendisi için Rabbinin katında şüphesiz hayırdır. Size bildirilegelenden başka bütün hayvanlar helal kılınmıştır. O halde o pis putlardan kaçının ve yalan sözden sakının. (Hacc 22:30)
De ki: “Bana vahyolunanda, yiyen kimse için haram edilmiş bir şey bulamıyorum. Ancak; leş, veya akıtılmış kan, yahut domuz eti -ki bu gerçekten pistir- yahut Allah’tan başkası adına kesilmiş bir hayvan müstesna. Ama kim çaresiz kalırsa, (başkasının hakkına) tecavüz etmemek ve zaruret sınırını aşmamak üzere (bunlardan yiyebilir)” Çünkü Rabbin çok bağışlayandır, merhamet edendir.(Enam 6:145)
Size ne oluyor da Allah’ın adı anılarak kesilenlerden yemiyorsunuz? Halbuki O size, mecbur kalmanızın dışında haram olan şeyleri genişce açıklamıştır. Doğrusu birçokları bilmeden keyiflerine uyarak insanları doğru yoldan saptırıyorlar. Muhakkak ki, Rabbin, sınırı aşanları çok iyi bilir.(Enam 6:119)
O size sadece ölü hayvanı, kanı, domuz etini ve Allah’tan başkası adına kesilenleri haram kıldı. Her kim bu haram şeyleri yemeye mecbur kalırsa (başkasının hakkına) saldırmadan ve aşırı gitmeden yiyebilir. Şüphesiz Allah, çok bağışlayıcıdır, çok merhametlidir. (Nahl 16:115)
Şimdi, bu kadar ayetten sonra ilk dikkatimi çeken şu oldu:
Alt tarafı haram kılınan 3 şey var
+ Allah’tan başkası adına kesilenleri de sayarsak 4 şey. Ve bu kadar basit bir hükmün bir yerde geçmesi aslında yeterli.
Fakat gördüğüm kadarı ile; Bakara (2:173),
Maide (5:3),
Enam (6:145),
Nahl(16:115) ayetlerinde bunlar sayılmış. Anlaşılması zor bir husus olduğu için mi 4 yerde sayılıyor?
Ayrıca bazı yerlerde de, size sayılanlar dışında haram yoktur diye ayrıca bu konuya vurgu yapılıyor.
Acaba bu kadar tekrar ile Allah-u Teala’nın muradı ne olabilir?
Şöyle düşünelim:
Bir ilah düşünün ki, insanlara yiyecek hususunda sadece 4; yalnız 4 adet yasak koysun.
Ve gene düşünün ki, insanların Allah adına başka yasaklar koymasına engel olmak istesin. Bu durumda bu ilahın nasıl hitap etmesini beklersiniz?
“Bunlardan başka bir şey haram değildir” ne kadar açık söylenebilir?
Belki insanlar Rasul’ü adına bazı yasaklar uydurabilir.
Bu durumda “Rasul’ün Allah’tan bağımsız yasak koyma yetkisi mi olurmuş ?” demeyin.
Geleneksel anlayışa göre Allah Rasulü’ne Kuran’dan başka; sünnet, hikmet adıyla da anılan ikinci birvahiy indirilmiştir. Belki Kuran’da değil ama, (haşa) diğer vahiyde haram listesi arttırılmış olabilir.
O zaman
Enam 6:145 ayetine biraz derinlemesine bakalım:
Kul – de ki: (Rasulü’nün ağzından söylensin ki, sonradan onun adına da bir şey uydurulamasın).
La ecidu – bulamıyorum
fi ma uhiye ileyye – Bana vahyolunanda (dikkat edin, Kuran’da demiyor, bana vahyolunanda diyor ki, Kuran’dan başka bir vahiyle yasaklanmıştır denilemesin) muharramen ala taimin yat’amuhu – yiyen kimse için haram kılınmış illa – şunlar müstesna…Ayetin devamında haram kılınan yiyecekler sayılıyor.
Arapçada (La … illa…) kalıbı şu şekilde kullanılır:
Önce bir şey olumsuzlanır, mesela; La ilahe dediğimizde, ilah yoktur demiş oluruz; sonra illa ile bunun istisnası gelir. illAllah kelimesi ile Allah’tan başka ilah olmadığını anlarız.Burada da haram emri; şu, şu, şu haramdır şeklinde gelmiyor, haram kılınan bir şey olmadığı “la-illa” kalıbı ile söylenip önce hiç bir haram yiyecek yoktur denilip, sonra haramlar sınırlandırılıyor.
Şayet şunlar haram kılınmıştır şeklinde bir hitap gelseydi, “iyi ama, Allah bunlar haram kılınmıştır diyor, bunlardan başka şeyler haram kılınmamıştır demiyor ki” denilebilirdi.
Fakat burada öyle bir hitapla geliyor ki, bunlardan başka haram yoktur denilerek, listenin artmasının önüne geçiliyor. Bununla da yetinilmiyor,
“De ki” emiri ile bu mesaj Allah Rasulü’nün ağzından veriliyor: “bana vahyolunanda bunlardan başka haram göremiyorum”. Bu sayede uyduruk hadislerle de haram listesinin arttırılmasının önüne geçiliyor.Bunlardan başka şeylerin haram olmadığı, ancak bu kadar net anlatılabilir, çeşitli tevillerle haram listesinin arttırılmasının önüne de ancak bu kadar net bir ayetle geçilebilir.
Bu kadar net / kesin bir ayetten sonra, hala Kuran’da yazılanlardan başka şeyler de haram kılınmıştır denilirse;
o zaman aşağıdaki ayetlerin muhatabı olma tehlikesi vardır.
Dillerinizin yalan vasfetmesi ile: “Şu helaldir, şu haramdır” demeyin; aksi halde Allah’a iftira etmiş olursunuz. Şüphesiz Allah’a yalan uyduranlar asla kurtulamazlar. (Nahl 16:116)
Allah’a ortak koşanlar diyecekler ki: “Allah dileseydi ne biz ortak koşardık, ne de atalarımız ortak koşardı, hiçbir şeyi de haram kılmazdık.” Onlardan önce yalanlayanlar da böyle söylemişlerdi de sonunda azabımızı tatmışlardı. De ki: “Yanınızda bize çıkarabileceğiniz bir bilgi mi var? Siz, sadece zanna uyuyorsunuz ve siz sadece saçmalıyorsunuz.“ (Enam 6:148)ْ
De ki: “En kesin ve üstün delil, Allah’ındır. Allah isteseydi, elbette hepinizi doğru yola iletirdi.” (Enam 6:149)
De ki: “Haydi, Allah bunu yasak etti diye tanıklık edecek şahitlerinizi getirin”. Eğer onlar şahitlik ederlerse, sen onlarla beraber şahitlik etme. Âyetlerimi yalanlayanların ve ahirete inanmayanların keyiflerine uyma. Çünkü onlar Rablerine başkasını denk tutuyorlar. (Enam 6:150)
De ki: Baksanıza, Allah sizin için nice rızıklar indirdi, siz onlardan bir kısmını haram, bir kısmını helâl yaptınız”.
De ki, “Size Allah mı izin verdi, yoksa siz Allah’a iftira mı ediyorsunuz (Yunus 10:59)
De ki: “Allah’ın kulları için çıkardığı zinetleri ve tertemiz rızıkları kim haram kılmış ?”
De ki: “Bunlar, bu dünya hayatında inananlar içindir, kıyamet gününde de yalnız onlara mahsustur.” İşte böylece biz âyetleri bilen bir topluluğa uzun uzun açıklıyoruz. (Araf 7:32)
Ey iman edenler! Allah’ın size helal kıldığı temiz şeyleri haram saymayın. Ve aşırı da gitmeyin. Çünkü Allah aşırı gidenleri sevmez. (Maide 5:87)
Ve Rasul dedi ki: “Rabbim; gerçekten benim kavmim, bu Kur’an’ı terk edilmiş olarak bıraktılar.” (Furkan 25:30)