Edebiyat, duygu ve düşüncelerin yazılı veya sözlü olarak anlatılması sanatıdır. Çok zengin bir çeşitliliğe sahiptir. Kimisi şiirlere bayılırken kimisi roman okur, kimisi böyle uzun yazılar yerine daha kısa ve akılda kalıcı eserleri tercih eder. Bunlardan birisi de fıkradır. Fıkra, hayatın mizah yönünü ele alıp, insanı güldürmeye ve eğlendirmeye sevk eden kısa fikir yazılarıdır. Günümüzde Karadeniz ve Nasrettin Hoca fıkraları en popüler olanlarıdır.
Fıkra genel olarak süreli yayınlarda, yazarların düzenli olarak bir başlık altında tarihin sosyal ve siyasi durumlarını değerlendirdiği kısa yorum yazılarıdır. Nükteli ve güldürücü kısa hikayeler olan fıkra Türk edebiyatına Tanzimat Dönemi’nden sonra geçmiştir. Genel olarak fıkralar sohbet ile benzer tutulmakta ya da karıştırılmaktadır. Fıkradan farklı olarak sohbette karşılıklı bir konuşma üslubu vardır.
[renkbox baslik="Gazel Nedir? Özellikleri ve Türleri Nelerdir?" link="https://bilgihanem.com/gazel-nedir/" resim="https://bilgihanem.com/wp-content/uploads/2015/01/gazel-hakkinda-bilgi.jpg" renk="kahve" yenisekme="evet"][/renkbox]
Sohbetlerin fıkralardan ayrılan en önemli özelliği dışa dönük bir yapısının olmasıdır. Yazar tıpkı karşısında biri varmış gibi konuşur, sorular sorar, cevaplar verir. Fıkrada ise yazar serbest bir anlatımla düşüncelerini okuyucuya benimsetmeye çalışmaktadır. Fıkraların bir de makaleden farklarından kısaca bahsetmek istiyoruz. Makalelerde kesin bir sonuç vardır, ispat esastır. Ciddi, net ve bilimsel bir dil kullanılmaktadır. Fıkralar ise tam tersi anlatımı ve dili rahat, serbest, mizahi düşünceler içeren yazılardır. Hiçbir şeyin ispatlanması veya kanıtlanması gibi bir zorunluluk yoktur.
Fıkra Nedir?
Bir yazarın düşüncelerini kanıtlama gereği duymadan, herhangi bir konuyu kişisel görüş, anlayış ve mizah çerçevesinde, hoş bir üslupla anlattığı kısa yazılara fıkra denir. Gazete fıkraları günübirlik yazılardır. Ancak sonraları fıkra değişiklik göstermiş ve güldürmeye dayalı, kısa formda mizahi fıkralarda meydana gelmiştir.
Sonradan gelişen bu mizahi fıkralar kendi aralarında da ayrışmışken; gazete fıkraları konuların göre ayrılmamış ve genellenmiş olarak kalmıştır. Fıkra hakkında kısaca bilgi verdikten sonra daha çok ders alınmaya elverişli olan bir Nasrettin Hoca fıkrası paylaşarak yazımıza devam edelim;
Kasabada tefeci bir adam varmış. Başı sıkışan birine para verirse getirdiği güne göre faizini hesaplayıp alırmış. Günün birinde bir komşusu bu tefeciden büyük kazanını emanet istemiş. Almış. İşini görmüş. İade ederken de içine bir küçük kazan koymuş. Sahibi emin olmak için sormuş.
- Bu tencere ne?
Komşusu; "Senin kazan doğurdu" deyince hemen sahiplenip tencereyi almış. Birkaç zaman sonra komşusu yine büyük kazanı emanet istemiş ve almış. Kazanın sahibi aradan 10 - 15 gün geçtiği halde kazanının geri gelmediğini görünce, kazanını istemiş.
- "Kazan öldü" diye bir cevap almış. Hiddetlenmiş. Mahkemeye kadıya başvurmuş. O sıralarda Nasrettin Hoca kadılık görevi yapmaktaymış. Davalı ve davacıyı dinledikten sonra;
- "Senin kazan, doğuran kazan olduğuna göre ölmesi de gerekir," diye hükmetmiş.
Adam hiddetle: "Hiç kazan ölür mü kadı efendi ?" deyince, kadı Nasrettin Hoca cevabı yapıştırmış;
- Doğurduğuna inanıyorsun da, öldüğüne neden inanamıyorsun ?
Fıkranın Özellikleri Nelerdir?
Bir kişinin herhangi bir konudaki düşüncelerini belirli anlayış ve düzen çerçevesinde anlatan fıkranın bazı özellikleri bulunmaktadır. Genellikle çok eskiden yazılmış ve kulaktan kulağa söylenerek yayılan fıkraları bilsek de, en baştan yazmak isteyenler fıkranın şu özelliklerini bilmelidirler;
- Fıkralar bir düşünceyi, yaşanmış bir olayı ya da herhangi bir konuyu ele alabilirler.
- Form olarak kısa ama içeriği yoğun, anlatmak istedikleri net bir edebi türdür.
- Fıkra okurken; yazan kişinin üslubu çok kolay anlaşılabilir.
- Fıkralar; alaycı, mizahi, hiciv içeren şekillerde yazılabilir. Burada karar tamamen yazara aittir.
- Yazar, fıkrada ele alınan konularda, kendine ait düşünceleri belirtir.
- İspat veya iddia içermez. Kanıtların sunulmasına gerek yoktur.
- Gündelik olaylar güzel bir üslupla aktarılır.
- Düşünceler hiçbir kural ve kalıba bağlı kalmadan serbestçe ortaya konulur.
- Anlatım senli benlidir.
- Okuyucuya daha çok sohbet ediyormuş hissi verir.
- Cümleler oldukça kısa ve anlaşılır olmalıdır.
- Fıkrada asıl amaç okuru veya dinleyen kişiyi etkileyerek düşünmesini ve çıkarılan mesajdan eğlenmesini sağlamaktır.
Fıkranın Çeşitleri Nelerdir?
Fırka türü ilk etapta yalnızca gazete fıkraları ile sınırlıyken ilerleyen zamanlar güldürü amaçlı mizahi fırkalar da yazılmıştır.
- Mizahi Fıkralar: Yaşamın gerçeklerinden hareketle söylenen, anlatılardan bir netice çıkartmak amacı olan hiciv, mizah unsurları bulunduran kısa ve sözlü ürünlere mizahi fıkralar denir. Türk toplumunda mizahi fıkralar, genellikle şahıs, topluluk ve yöreler ile özdeşleşmiştir. Mizahi fıkralara örnek olarak; Nasreddin Hoca fıkraları, Bekri Mustafa fıkraları (şahıs fıkraları), Karadeniz fıkraları (yöre fıkraları), Bektaşi fıkraları (topluluk fıkraları) verilebilir. Bu fıkraların siyasi ve toplumsal yönü olmasına rağmen iddia ve ispat içermez.
- Gazete Fıkraları: Gazetelerin günlük olarak yayınlanan sayılarında, belirli alanlarda yayınlanan fıkra türlerine gazete fıkraları denir. Bu fıkralarda sorunlar, yalın ve akıcı olarak anlatılır. Gazete fıkrası yazarken; okuyucunun ilgisini sürekli olarak canlı tutmak önemlidir. Fıkra yazarının kültürlü ve günlük hayatı takip eden bireyler olması gerekir.
Fıkra Yazarken Nelere Dikkat Edilmeli?
Fıkranın konusunu, okuyucuların ilgisini çekecek, duygu ve düşüncelerine hitap edecek, güncel olaylardan tercih etmelisiniz. Yazıyı yazmadan önce bir yazının taslağını içeren bir plan hazırlamalısınız. Fırka yazısının anlatımının açık olmasına dikkat etmelisiniz. Dolaylı anlatımlardan uzak durmalı ve olabildiğince kısa, net ve anlaşılır cümleler tercih etmelisiniz. Fıkra, gereksiz yere uzun tutulmamalıdır. Mümkün olduğunca kısa bir yazıyla birçok şey anlatılması asıl hedeftir.
Türk Edebiyatında Fıkra
Türkiye’de fıkra gazete fıkracılığı ile başlamıştır. Fıkralar, Türkiye’de eski tarihlerde çıkarılan gazeteler sayesinde yayılmıştır. Bu gazeteler; Takvim-i Vekayi, Ceride-i Havadis, Tercüman-ı Ahval’dir. Sonraları ikinci özel gazete olan Tasvir-i Efkar çıkartılır ve birçok yazar burada fıkra yazmaya başlar. Bu gazetede yazan iki önemli isim; Namık Kemal ve Ahmet Mithat Efendi’dir. Ancak fıkranın bir tür olarak kabul edilmesi 20. yüzyıl başlarına doğru gerçekleşir. Bu aşamadan evvel gazetelerde çıkan yazılarda makale ve fıkra ayrımı henüz gerçekleşmemiştir.
Gazetelerin yaygınlaşması ve yazıların çeşitlilik göstermesi ve batı ile edebiyat alanındaki temasların artması neticesinde fıkra, diğer türlerden ayrıştırılmıştır. Cumhuriyet dönemi öncesinde; Ahmet Rasim, Refik Halit Karay, Ahmet Haşim gibi isimler görülürken; Cumhuriyet dönemine gelindiğinde; Rıfkı Atay, Nabi Nayır ve Yakup Kadri Karaosmanoğlu gibi isimler görülmektedir.
Türk Fıkrasının Tarihçesi
Türk edebiyatında fıkra yazma olayı Şinasi ve Agah Efendi’nin 1860 yılında çıkardıkları gazetede yazmalarıyla başlamıştır. Gazetenin ismi Tercüman-ı Ahvaldir. İlk zamanlarda çok dikkat çekmese de kısa sürede ciddi bir okuyucu kitlesine sahip olmuştur. O tarihten itibaren günümüze gelene kadar birçok isim fırka yazmıştır. Bunlar; Namık Kemal, Ahmet Rasim, Peyami Safa, Orhan Seyfi, Necip Fazıl Kısakürek, Uğur Mumcu, Abdi İpekçi, Cengiz Candar, Nazlı ılıcak, Gülay Göktürk’tür.
[renkbox baslik="Şiir Nedir? Türleri ve Türk Edebiyatında Şiirin Yeri" link="https://bilgihanem.com/siir-nedir/" resim="https://bilgihanem.com/wp-content/uploads/2016/02/siir-nedir-turleri-turk-edebiyatında-yeri.jpg" renk="siyah" yenisekme="hayir"][/renkbox]
Türk edebiyatında fıkra kelimesi temel olarak güldürücü küçük hikayelei karşılamaktadır. Türk Dili ve Edebiyat Bölümü hocası Dursun Yıldırım, fıkrayı şu şekilde tanımlamaktadır; "Fıkra, hikaye çekirdeğini hayattan alınmış bir vaka veya tam bir fikrin teşkil ettiği kısa ve yoğun anlatımlı, beşeri kusurlarla içtimaî ve gündelik hayatta ortaya çıkan kötü ve gülünç hadiseleri, çarpıklıkları, zıddiyetleri, eski ve yeni arasındaki çatışmaları sağduyuya dayalı ince bir mizah, hikmetli bir söz, keskin bir istihza yoluyla yansıtan; umumiyetle bir fıkra tipine bağlı olarak nesir diliyle yaratılmış, sözlü edebiyatın müstakil şekillerinden ibaret yaygın epik-dram türündeki realist hikâyelerden her birine verilen isimdir".
eser-yazar ilişkilerine de girseydiniz
fıkra denilen şey ancak bu kadar güzel anlatılabilirdi, tek nefeste okudum cidden elinize sağlık.
çok teşekkürler
verdiğiniz bilgiler için teşekkürler.