Albert Einstein Kimdir? Hayatı, Buluşları, Sözleri ve Hakkında Az Bilinenler

Albert Einstein Kimdir? Hayatı, Buluşları, Sözleri ve Hakkında Az Bilinenler

Dünyanın gelmiş geçmiş en konuşulan ve en tanınan dahileri arasındaki bu isim, muhteşem zekanın yaşamış en iyi örneklerindendir. Bu yazımızda Albert Einstein'ı ve onun bilimle dolu etkileyici hayatını okuyacaksınız.

Melisa Yıldız

Yahudi asıllı Alman teorik fizikçi ve bilim insanı Albert Einstein E= MC2 formülüyle tanınır. Yüzyılın dehası bu isim, atomu keşfedip insanlara başarının tanımını yapmış, adeta ilham kaynağı olan başarılarıyla gündem olmuştur.

Herkesi şaşırtan muhteşem zekasıyla zaman zaman beyin yapısı merak edilmiş, öldükten sonra incelenen beyninde herhangi bir farklılık olmadığı görülmüştür. Bilim insanı olmasının yanı sıra aynı zamanda bir aydındır. Evreni ve dünyayı anlamamızı sağlamış, hayatımıza bambaşka bir boyut getirmiştir.

[renkbox baslik="Alexander Graham Bell Kimdir? Hayatı ve Eserleri" link="https://bilgihanem.com/alexander-graham-bell-kimdir/" resim="https://bilgihanem.com/wp-content/uploads/2017/02/alexander-graham-bell-hayati-1024x597.png" renk="kahve" yenisekme="evet"][/renkbox]

“Eğitim, okulda öğrendiklerini unuttuğunda sana kalandır.” şeklinde konuşup eğitimle arası hiçbir zaman iyi olmayan ünlü fizikçi, 20. yüzyılın en kuramsal bilim insanıdır. Birazdan inceleyeceğiniz içerik, onu anlatmak için elbet yetersiz kalacaktır. Dilerseniz bir an önce Einstein’ı tanıyalım.

Albert Einstein Kimdir?

Albert Einstein Kimdir?14 Mart 1879 tarihinde Güney Almanya’nın Ulm şehrinde doğdu. Babası küçük bir elektro-kimya fabrikasının sahibi Hermann Einstein, annesi klasik müzikle ilgilenen Pauline Einstein idi. Albert, çiftin ilk çocuğuydu. Haziran 1880’de ailesi Munich’e yerleşti. Babası ve amcası burada Einstein&Cie isimli bir elektrik mühendisliği şirketi kurdu. Albert 2.5 yaşındayken kız kardeşi Maja doğdu.

Bu dâhinin çocukluğu, oldukça geç konuşmaya başlaması dışında normal geçmişti. Büyük bir kafası ve şişman bir vücudu vardı. Ailesi o konuşamadığı için durumundan endişe edip ona doktora götürdü. Bazı kaynaklarda onun 9 yaşına kadar konuşamadığı geçer.

Her şeye sınırsız merak duyuyor, bu meraklar onu sıra dışı bir hayal gücüne sürüklüyordu. 5 yaşındayken eğitimi için özel dersler aldı. Bilgili ve müziğe ilgili piyanist annesi Pauline, kendisi gibi çocuklarının da müzikle ilgilenmesini istedi.

Bunun üzerine 6 yaşına geldiğinde keman eğitimi almaya başladı. Kız kardeşi de piyano dersleri alıyordu. Kemanda başarıyı yakalayan küçük Einstein, Mozart ve Beethoven sonatları çalmayı seviyordu.

Okul yılları onun için bir hayli zor olacaktı. Ona göre onun üstün zekasını yapılandıran kesinlikle okul değildi. Tüm dünyanın tanıdığı Yahudi asıllı Alman teorik fizikçi Einstein, küçük yaşlarındayken bırakın çok zeki olmayı, zekasının geri olabileceğinden şüphelenildi.

Fakat o, bu zamana kadar gelmiş geçmiş tüm fizikçilerden daha iyi, daha başarılı ve daha zekiydi. Nobel Fizik Ödülü’ne layık görüldü. İzafiyet Kuramı’nı ortaya çıkardı.

Bilimin unutulmaz ve en efsane isimlerindendi. Tüm hayatını bilime adayan ve bunun sonucunda insanlık için önemli adımlar atan bu bilim insanı, üstün zekasını tüm dünyaya kanıtlamış ve yüzyılın dâhisi olarak bilim dünyasına adını altın harflerle yazdırmıştır.

Bilimsel çalışmalar yapmak, düşünmek ve sorgulamak onun hayatının olmazsa olmaz parçaları oldu. Dindar bir çocukluk geçiren Einstein, okuduğu bilim kitaplarıyla dini bilgilerin çeliştiğini fark etti. Bunun üzerine hiçbir dine inanmamaya başladı.

Albert Einstein’ın Hayatı

Albert Einstein’ın HayatıYahudi bir aileye mensup olmasına rağmen Munich’te bir Katolik Hristiyan Okulu’nda eğitim hayatına başladı. Ailesi tamamen onun eğitimine odaklanmıştı. Fakat okuldaki sıkı disiplin ve katı kurallar ona rahatsızlık veriyordu.

Aynı zamanda ezberci anlayıştan da hoşnut değildi. Öğretmenleriyle sorunlar yaşıyordu. Buna rağmen ders notları yüksekti. Birinci sınıfı bitirdiğinde çoğu kez sınıf birinciliği elde etmişti. Mühendis olan amcasının da desteğini alıyordu.

1888 yılında, 9.5 yaşındayken yine aynı şehirdeki Luitpold Gymnasium’da eğitimine devam etti. Burada da birtakım sorunlar yaşadı. Matematik ve Latince’de başarılıydı. Eğitim hayatını hiç sevmiyordu.

Bu dönemlerde Max Talmud isimli genç kendisini ziyaret ediyordu. Einstein’ın ailesi bir Yahudi geleneği olan yoksul bir öğrenciyi yemeğe davet etme geleneğini yerine getiriyordu. Bu amaçla Max isimli genci, evlerine yemeğe geliyordu.

Bu ziyaretler Einstein 15 yaşına gelene kadar, 5 yıl devam etti. Kendisinden yaşça büyük olan Talmud ile bilim, felsefe ve matematik gibi alanlarda sohbet etti.

Henüz 13 yaşındayken Talmud’un okuması için getirdiği Kant imzalı bir kitabı okudu. Einstein, o zamanlar çoğu yetişkinin bile güçlükle anladığı kitabı rahatlıkla anlayarak yorumladı.

Bilime merakı gitgide artıyordu. Ünlü geometrici Öklid’in eserini de okuyup yorumladı. Sadece okuyup anlamakla yetinmedi. Aynı zamanda eserdeki problemleri çözdü.

11 yaşındayken dine aşırı bir ilgi duyuyordu. Bunun üzerine evde din dersleri almaya başladı. Ancak okuduğu bilimsel kitaplar onu kutsal kitapların saçma olduğuna yönlendirdi.

Amcası sayesinde geometriyle tanıştı. 12 yaşına geldiğinde amcasının ona getirdiği cebir kitabını baştan sona pür dikkat okudu. Böylelikle zekasının farkına varıyordu. En karmaşık problemleri bile çözüyor, geometriden kalkülüse çoğu alanda gelişiyordu.

Çocukluğundaki iki olaydan çok etkilenmişti. Bunlardan biri, beş yaşındayken babasının ona hediye ettiği manyetik pusulada bir gizem fark etmesiydi. O pusula ona, bu dünyada keşfedilmesi gereken şeyler olduğunu düşündürmüştür.

İkincisi ise 12 yaşında öklit geometrisini öğrendiğinde hissettiği tuhaflıktı. Geometrinin büyüsüne küçük yaşlarda kapılan Einstein, ileriki yaşlarda geometriden etkilenmenin mümkün olmadığını savunuyordu. Geometri, kendisinde sarsıcı bir etki bırakmıştı.

1894’te ailesinin iflası üzerine İtalya’ya yerleştiler. O zamanlar 15’inde olan Albert’ın Almanya’da kalmasına karar verildi. Münich’teki okuluna devam edecekti. Fakat yalnız başına bunalıma giren Einstein, 6 ay sonunda doktor raporuyla yalnızlığına son verdi. Ailesinden habersiz okuluyla ilişiğini kesti ve İtalya’ya gitti.

Almanya Vatandaşlığından Ayrılması

Zorunlu askerlik fikrine sıcak bakmayan Albert, İtalya’da bulunduğu süre içinde babasını ikna etti ve Alman vatandaşlığından kendi rızasıyla ayrıldı. 1896’dan 1901’e kadar başka bir ülkenin vatandaşlığını almadı.

Şimdiki adı “ETH Zürich” olan “Swiss Federal Polytechnic Enstitüsü”ne başvurdu. Fakat sınavda başarısız olduğu için buraya kabul edilmedi. Çünkü matematik ve fizik alanındaki dersler dışındaki derslerde başarılı olamadı. İsviçre Aarau’da eğitim görmeye başladı. 1896’da diplomasını aldı.

Gençlik Dönemleri

Babası elektrik mühendisi olmasını istiyor, ancak Einstein olamayacağını biliyordu. 1896’da Swiss Federal Polytechnic Enstitüsü Dizik Bölümü'ne gitti.

Hep başına buyruk olup sadece sevdiği derslere girdi. 1900 yılında mezun oldu. Asistan olmak isteyen Einstein, davranışlarının saygısız bulunması nedeniyle buna uygun görülmedi. Bu dönemlerde Maxwell’in “Elektromanyetik Teorisi” üzerinde çalışmalar yaptı.

Okuldaki tek kadın öğrenci olan Mileva Maric ile tanıştı ve evlenmek için onu ailesiyle tanıştırdı. Ancak Mileva yaşça kendisinden büyüktü ve Yahudi değildi. Bu sebeple annesi evliliğe karşı çıktı. Mileva evlilik dışı ilişkiden hamile kaldı. İkili, doğan kızlarını evlatlık olarak vermek durumunda kaldılar.

Lieserl isimli kız çocuklarının hastalanarak öldüğü de bazı kaynaklarda yer alır. İkili, eğitim hayatları boyunca birlikte çalışmalar yaptı. Hatta daha sonraları Einstein’ın teorilerinde eşi Mileva’nın katkıları olduğu ileri sürüldü.

Bunun ardından Einstein 21 Şubat 1901 tarihinde İsviçre vatandaşı olmak için başvurdu ve başvurusu kabul gördü. 1901’in Mayıs ayından 1902 Temmuz’una kadar Winterthur ve Achaffhausen’de özel ders verdi.

Öğretmenlik başvurularına genç yaşı sebebiyle olumlu yanıt gelmiyordu. İsviçre’nin başkenti Bern’e gitti. Bir şekilde geçimini sağlamak zorunda olduğu için burada da matematik ve fizik dersleri veriyordu.

Başarılı Yılları

Bernese’de yapılan Akademie Olypia'ya katıldı. Birçok farklı bilim insanıyla tanışma fırsatı yakaladı. Kariyerinin temellerini atıyordu. İsviçre Patent Ofisi’nde teknik asistan olarak işe alındı. Mucitlerin patent alabilmek için yaptıkları aletimini inceliyordu. Zaman zaman alet onun tasarımı bile olabiliyordu.

6 Ocak 1903’te ailesinin istememesine rağmen Mileva Maric ile hayatını birleştirdi. Eşi de tıpkı kendisi gibi matematikle ilgileniyordu. Bu yüzden birçok ortak noktaları vardı.

Eşi Mileva İle Yaptığı Garip Anlaşma

Çoğu kaynakta yer alan bilgilere göre, Einstein Mileva ile evlenmeden önce ondan garip maddeler içeren bir anlaşmayı imzalamasını istedi. Bu maddelerden birinde Mileva’nın eşi istemediği sürece onunla konuşmaması gerektiği, odasında her gün 3 çeşit yemek bulunduracağı ve eşinin yatak odası ile çalışma odasına girmeyeceği yazıyordu.

Ayrıca Einstein’ın izni olmadan kimseyle konuşmayacak ve kimseyi tanımayacak olması da anlaşmada yer alan maddelerdendi. Mileva, tüm bu söylenenleri kabul ederek onunla evlendi.

Daha sonra çiftin ilk oğlu Hans Albert 1904 yılında, ikinci oğlu Eduard 1910’da doğdu. Oğlu Eduard şizofreni nedeniyle Zürich’teki bir akıl hastanesine yatırıldı. Ne yazık ki Eduard burada hayatını kaybetti.

İlerleme Yılları

Albert ise sonraki yıllarda California Üniversitesi’nde profesörlük yaptı. İsviçre Patent Ofisi’nde 1903 yılında iyice ilerlemeye başladı. Makinelere hakim bir durumdaydı artık. Öte yandan Mark Planck’ın kuantum teorisi üzerinde çalışıyordu. Buradaki bilgilerini ışıma enerjisine uyguladı. Bundan yola çıkarak fotoelektriği açıkladı.

Onun için başarılı bir yıl olan 1905’te Annalen der Physik dergisinde iki makalesi yayınlandı. Üçüncü yazısında ise görelilik kuramının temellerini attı. Onun bu teorileri sert tartışmalara yol açtı. Fakat onun bu makaleleri fizikte bir devrim niteliği yaratmıştı.

7 yıl boyunca patent ofisindeki işine devam etti. 1908’de tanınmış bir bilim adamı olmuştu. Bern Üniversitesi’nde akademisyenlik yaptı. Daha sonra Zürih Üniversitesi’nde kuramsal fizik profesörlüğü yaptı.

İkinci Evliliği

Çiftin evliliği uzun sürmemiş, Einstein teyzesinin kızı olan Elsa Lowenthal ile 1912’de ilişki yaşamaya başladı. Bu ilişki çiftin ayrılmasına sebep oldu. 1914’te ayrı yaşamaya başlayıp 1919’da resmi olarak boşandılar.

Bu boşanmanın ardından Einstein, kuzeni Elsa ile resmi olarak dünya evine girdi. Çiftin bu evlilikten çocukları olmadı. Elsa’nın önceki evliliğinden olan kızını kendi kızları olarak gördüler. Elsa, eşinden 19 yıl önce 1936’da New Jersey’de kalp ve böbrek rahatsızlığından hayata veda etti.

Dünya Çapında Tanınması

Önceleri atomun yapısı üzerine fikirler üretti, sonraları ise Avagadro sayısının değerini hesapladı ve test etti dünyaca ünlü dahi. 1911’de yeni genel görelilik kuramını ortaya attı.

Bu kuram 1919 yılında Arthur Eddington’un güneş tutulması gözleminde doğrulandı. Böylelikle Einstein dünya çapında konuşulmaya başlandı. 1921’de Nobel Fizik Ödülü’ne layık görüldü.

Doktor Unvanını Alışı ve Sonraları

1905’te Zürich Üniversitesi’nde “A New Determination of Molecular Dimensions” ismindeki doktora tezini verdi. Böylelikle doktor unvanına sahip oldu. Almanya’da 1933 yılında Nasyonal Sosyalist Partisi iktidara geldi. Bazı yasalar yüzünden bilim adamlarının çalışmalarına izin verilmiyordu.

Bunun üzerine Einstein 40 bilim adamının adına Mustafa Kemal Atatürk’e bir mektup yazdı. Mektupta onların Türkiye’de çalışmalarına devam etmesini istediğini dile getirdi. Bu isteği Atatürk tarafından kabul edildi. Onlara İstanbul Bilgi Üniversitesi’nde çalışma imkanı tanıdı.

Amerika’ya Yerleşmesi

1933’te Amerika’da bulunan ünlü bilim adamı, Almanların Yahudileri tüm resmi kurumlardan uzaklaştırdığını ve kitaplarının yakıldığını öğrendi. Böylelikle Almanya’ya bir daha geri dönmeyeceğini belirtti. O yıllarda farklı pek çok ülkeyi gezdi, sonrasında ise Amerika’ya yerleşti. Hayatının bundan sonraki kısmını burada geçirme kararı aldı.

Daha sonra aynı dönemlerde Einstein’a İsrail Başbakanlığı teklifi geldi. Ancak kendisi teklifi reddetti. Jerusalem Musevi Üniversitesi’ni Dr. Chaim Weizmann ile bir araya gelerek kurdu.

1939’da Einstein, ABD başkanı Roosevelt’e yolladığı mektupta ülkeyi Almanya’nın atom bombası tehlikesine karşı uyardı. Bu uyarıdan sonra ABD hükümeti atom bombasına sahip ilk ülke olabilmek için çalışmalar başlattı. Böylelikle savaş esnasında bomba geliştiren tek ülke oldu.

Fakat daha sonra nükleer silah kullanımından kendisini sorumlu tutarak büyük pişmanlık yaşadı. Daha sonraları atom bombasının kullanımından rahatsızlık duyduğunu dile getirdi. 1948’de Brendeis Üniversitesi’nin komitesinde görevlendirildi.

Ölümü

Ünlü bilim insanı, 17 Nisan 1955’te 76 yaşındayken iç kanama geçirdi ve New Jersey’de hayata gözlerini yumdu. "Generalized Theory of Gravitation” isimli çalışmasını tamamlayamadı. 18 Mart 1955’te son vasiyetini yazmış, tüm varlığını Kudüs’teki Yahudi Üniversitesi’ne bağışlamıştır.

Ölmeden önce ameliyatı reddeden Einstein, ilgi çekici bir söylemde bulunmuştur: “İstediğim zaman gitmek istiyorum. Hayatı yapay bir şekilde uzatmak tatsız. Ben payımı kullandım, şimdi gitme zamanı ve bunu zarif bir şekilde yapmak istiyorum.”

Onun otopsisini yapan doktor Thomas Stoltz Harvey beyninde bir tuhaflık olduğunu gördü. Bunun üzerine beynini daha rahat inceleyebilmek için evine götürdü. Aynı zamanda gözlerini de çalarak ünlü fizikçinin göz doktoru olan Henry Abrams’a verdi.

Einstein’in Beyni Nasıldı?

Tüm bilinenlerin aksine Einstein’ın beyni diğer insanlarınkine oranla büyük değildi. Yetişkin bir erkeğin sahip olması gereken bir beyindi. 1230 gramdı.

Onun beynini çalan Harvey, Dr. Harry Zimmerman’a bir teklif sundu. Teklifte başarılı dâhinin beyni üzerine araştırma yapmak vardı. Bunun üzerine Zimmerman, beyni inceleyeceklerine dair bilgiyi basına duyurdu. Haberi herkes gibi gazeteden öğrenen Einstein’ın ailesi, öfkelendi.

Bunun üzerine Einstein’ın oğlu Hans Albert hastaneye gidip oradakilerle tartışma yaşadı. Fakat daha sonra cenaze töreni yapıldığı ve beynin incelenmesi bilime katkı sağlayacağı için istemeyerek izin verdi.

Beyninin İncelenmesi

Harvey bir süre sonra görevinden kovuldu. Einstein’ın beynini de alarak farklı bir hastanenin yolunu tuttu. Aldığı yardımlarla beyni 240 parçaya ayırdı. Daha sonra bunları farklı uzmanlara göndermeyi düşündü. Fakat birtakım olumsuzluklar yaşadı.

Uzun yıllar boyunca beyni yanında taşıyan Harvey, 1985’te Marian C. Diamond adlı bir uzmanla iletişime geçti. Diamond yaptığı incelemelerle bir makale yazdı. Fakat araştırma yetersizliği nedeniyle bulguları değer görmedi.

Birçok bilim adamının inceleme yaptığı beyin yıllar içinde farklı yerlere gönderildi. Bu çalışmalardan elde edilen en geçerli bilgi, Einstein’ın beyni ile diğer insanların beyni arasında bir farklılık olmadığıydı.

Fakat beyninin bazı bölgelerindeki girintiler daha belirgindi. Sağ lobundaki pre-frontal korteks bölgesi de daha genişti. Bu kısım, matematiksel ve görsel becelerilerin geliştiği bölümdü.

2007 yılında hayatını kaybetmeden önce Harvey, beyinden kalan parçaları Princeton Üniversitesi’ne verdi. Buradan 2010 yılında Ulusal Sağlık Müzesi’ne bağışlanan beyin orada kaldı.

Albert Einstein’ın Buluşları

Albert Einstein’ın BuluşlarıBir fizikçi için mükemmel bir kariyere sahip olan Einstein, modern bilimin gelişimine önemli katkılarda bulundu. Ezber bozan bir bilim insanıydı. Onun çalışmaları diğer fizikçilerin çalışmalarından farklıydı. Hepsini uzun uzun açıklamamız mümkün olmadığı için, bu çalışmalar hakkındaki kısa bilgileri sizlerle paylaştık.

İzafiyet Teorisi (Özel Görelilik Kuramı)

Çocukken hayal gücü uç noktalarda olan Einstein’ın o zamanki hayallerinin ne derece önemli olduğunu anlatan en iyi örnektir bu teorisi. Yer çekimi kuvveti baz alınarak ortaya atılmıştır.

Einstein’ın bir otobüse bindiği sırada otobüsteyken İsviçre’nin Bern şehrindeki saat kulesine bakıp, “Otobüs ışık hızına yakın bir hızda gitseydi ne olurdu?” diye düşünmesiyle başladı her şey. Otobüs hayalinde ışık hızına ulaştığında saatin akrep ve yelkovanı donmuş gibi görünmekteydi. Buradan yola çıkarak bu kuramı geliştirdi.

1905’te ortaya atılan bu teoriye göre cisim zamanla-zaman cisimle, hareket mekanla-mekan hareketle bağlantılıdır. Evrendeki her şeyin birbiriyle bağlantılı olduğunu ileri sürmüştür. Bu kurama göre aynı zamanda ışık hızı her yerde standarttır.  Işık hızından daha hızlı ir cisim olamaz. Bu hıza ulaşıldığında Einstein’a göre zaman durmalıdır.

İzafiyet Teorisi (Genel Görelilik Kuramı)

Einstein tarafından öne sürülen bu kuramda Newton’un kütle çekim yasası ile Özel Görelilik baz alınmıştır. Zamanı da içine alan, yoğun kütle etkisiyle eğrilmiş, dört boyutlu yapı uzay olarak belirtilmiştir.

Bu teori yapılan çeşitli deneylerle defalarca doğrulanmıştır. Buna verilebilecek en geçerli örnek ise ömrü biten bir yıldızın içine çöküp kara delikler oluşturmasıdır.

Kütle-Enerji Denkliği (E=MC2)

Modern bilim dünyasının temellerini atan bir formüldür. Oldukça ünlü olan bu formül, basitçe anlatacak olursak enerjinin maddeye, maddenin de enerjiye dönüşebileceğini anlatır. En küçük madde parçası potansiyel olarak fazla miktarda enerji içerir. Bu enerjinin serbest kalması için nükleer bir reaksiyon gereklidir.

Brown Hareketi ve İstatiksel Fizik

Robert Brown, polenlerin su içerisindeki sıçramaları üzerine çalışmalar yapmıştır. Onun bu gözleminden yola çıkan Einstein, moleküllerin büyüklüğü ve hareket arasındaki matematiksel ilişkinin varlığından söz etmiştir.

Ayrıca atom ile moleküllerin büyüklüğünü hesaplamayı olanaklı kılmıştır. Bu çalışmasıyla da tarihe adını yazdırmıştır.

Bose-Einstein Yoğuşması (İstatistiği)

Bu teoride etkileşime girmeyen parçacıklardan oluşan bozon gazının tek bir kuantum haline yoğuşabileceği keşfedilmiştir. Einstein’ın Hint fizikçi Satyendra Nath Bose ile yaptığı çalışması, parçacıkları bozonlardan oluşan maddelerin en alt seviyede yoğunlaştığı, kuantum etkilerinin gözlendiği maddenin bir halidir.

Fotoelektrik Etkisi

Albert Einstein’a 1921 yılında Nobel Fizik Ödülü’nü kazandıran kuramdır. Buna göre belirli bir kaynaktan çıkan ışık veya elektromanyetik dalgalar, bir madde yüzeyine düştüğü sırada elektron yayarlar. Yayılan bu elektronlara fotoelektoron denir.

Atomların Varlığı

O dönemlerde bilim insanları atomların varlığını kabul etmiyorlardı. Fakat Einstein, atomların sıvı içinde küçük toz partiküllerini hareket ettirebildiğini öne sürdü. Sonrasında bunu kanıtladı.

Bunlara ek olarak atomların boyutlarını hesapladı. Atomların var olduğuna inanmayan bir ortamda, onların parçalanabildiğini kanıtlamak ne kadar büyük bir dahilik gerektirir, siz düşünün.

Albert Einstein’ın Sözleri

Albert Einstein’ın SözleriBilim dünyasına tuttuğu ışıkla, geliştirdiği teoriler ve yaptığı çalışmalarla minnet duyduğumuz Einstein’ın ağzından çıkan her söz şüphesiz altın değerindedir. Düşündüren ve ilham veren o sözler günümüze kadar muhafaza edilebilmiştir. İşte onlardan birkaçı:

Albert Einstein’ın SözleriBir şeyler başarmak için gerekli olan şey zeka değil, çok çalışmak ve problemlerin üzerinde kafa yormaktır. Başarının anahtarı yılmadan çalışmaktır. Einstein hayatının hiçbir döneminde kendisini diğer insanlardan daha zeki görmemiştir.

Albert Einstein’ın SözleriHatalarımızdan ders çıkarmamız gerektiğini bu sözüyle açık bir şekilde vurgulayan Einstein, hatalarını tekrar etmeyenlerin kusursuz olduğuna vurgu yapmıştır. Çünkü ona göre aynı şeyleri yapıp her seferinde farklı sonuçlar beklemek, aptallıktır. Bu nedenle hata olarak görülen bir eylem tekrarlanmamalıdır.

Albert Einstein’ın SözleriYapılan bir işte başarıyı yakalamak için sadece o işe odaklanmalı, tüm dikkatimizi ona vermeliyiz. Çünkü iki işi aynı anda yapmaya çalışmak birtakım eksiklikleri beraberinde getirir. Tek odak noktanız ilgilendiğiniz iş olmalıdır, bir ikincisine yer vermeden.

Albert Einstein’ın Sözleriİnsan yerinde sayarak hiçbir ilerleme kaydedemez. Hayatı bu sözünde bir bisiklete benzeten Einstein, her daim kendimize bir şeyler katmamızı tavsiye etmiştir.

Albert Einstein’ın SözleriKüçüklüğünde birçok kişi onun geri zekalı olduğunu düşünürken, o bunlara aldırmayarak yüzyıllar sonra adından söz ettiren bir bilim insanı olmayı başarmıştır. Kendisini diğer insanlardan zeki görmese de sadece çok çalışması bile onu bazılarından üstün kılmıştır.

Bu yüzden zaman zaman karşıt düşüncelere ve tuhaf karşılamalara maruz kalmıştır. Çünkü gerçekten çalışkan olanlar, hiçbir şeyi başaramayanların dilinde olmuştur hep.

Albert Einstein’ın Hakkında Az Bilinenler

Albert Einstein’ın Hakkında Az BilinenlerDünyada yankı uyandıran başarılarıyla tanınmış bilim insanlarının birbirinden garip alışkanlıkları var. Bunların birçoğu herkes tarafından bilinmese de bazı kaynaklarda yer almaktadır. Bilime adadığı yaşamının ilginçliği kadar farklı alışkanlıkları bulunan Einstein hakkında az bilinenleri araştırdık:

  • Uykunun beyin için oldukça yararlı olduğunu bilen Einstein, günde yaklaşık 10 saat uyuyordu. Bu, bir Amerikalının günümüzde ortalama uyuduğu 6,8 saatin 1.5 katına tekabül eder.
  • İlk eşi Mileva’dan doğan kızları Lieserl’i babası Einstein hiç görmemiştir. Evlilik dışı doğan bu çocuğun doğumu o kadar gizli tutulmuştur ki varlığı dahi Einstein ve Mileva öldükten sonra, birbirlerine yazdıkları mektuplardan öğrenilmiştir.
  • Gün içinde düzenli olarak kısa süreli uykulara yattığı da söylenir. Hatta bu süreyi kontrol altında tutup fazla uyumamak amacıyla elinde bir kaşık ve altında bir tepsiyle koltuğunda uyuduğu bilinir. Uykuya dalıp kaşığı yere düşürdüğü anda sesin etkisiyle uyanırdı.
  • Einstein her gün düzenli olarak yürürdü. New Jersey’de Princeton Üniversitesi’nde çalışırken her gün işe yürüyerek gider gelirdi. Günde yaklaşık beş kilometre yürürdü.
  • Einstein, dünyanın aptallarla dolu olduğunu düşünürdü. Çünkü aynı şeyi çok kez yapıp farklı sonuçlar beklemek ona göre aptallıktı. Fakat aptallığın bir sınırı yokken, dahilik sınır gerektirirdi.
  • Einstein’ın boyunun kaç olduğu hakkında kesin bir bilgi bulunmamakla birlikte, bazı kaynaklar onun 1.71-1.75 cm olduğunu söyler.
  • Star Wars serisindeki ünlü karakter Master Yoda, Einstein’ın yüzünden esinlenerek yaratılmıştır.
  • Olağanüstü zekasını hangi yiyeceklere borçlu olduğu bilinmemekle birlikte Einstein’ın spagetti yediğine dair söylentiler vardır.
  • Einstein ölümünden sonra gömülmeyi istememiştir. Onun bu isteğine bağlı kalınarak bedeni yakılıp külleri bir yere savrulmuştur. Bu yer hakkında kesin bir bilgi mevcut değildir.
  • Einstein sıkı bir pipo içicisiydi. Piponun sakinleştirici etkisi olduğuna ve objektif düşünmeye yardımcı olacağına inanıyordu. O dönemlerde sigaranın zararları çok fazla gündemde değildi.
  • Yüzme bilmeyen bu dâhinin Tümmler adında bir tekneye sahip olduğu bilinmektedir.
  • Nobel Fizik Ödülü’nü İzafiyet Teorisi ile değil, Fotoelektrik Etkisi Kuramı sayesinde almıştır.
  • Onun bir başka ilginç alışkanlığı da çorap giymeyi sevmemesiydi. Hatta kendi sandaletlerini bulamadığında ikinci eşi Elsa’nınkileri ayaklarına geçirdiği söylenir.
  • Einstein’ın kuzeni Elsa ile evlilik hazırlığında olduğu dönemler, Elsa’nın büyük kızı Ilse’ye aşık olduğu ve ona evlilik teklifinde bulunduğu bilinir. Ancak Ilse, onu bir baba olarak gördüğü için teklifini reddetmiştir.

Albert Einstein’ın Aldığı Ödüller

Albert Einstein’ın Aldığı ÖdüllerYüzyılın unutulmayacak dehası Einstein, atomu parçalayarak herkesi şaşırtan, fizik bilimin yeni bir yön veren isimdir. Onun yaşamı boyuncaki buluşları ve çalışmaları birçok ödülün sahibi olmasını sağlamıştır. Einstein’ın almış olduğu ödüller şunlardır:

  • Nobel Fizik Ödülü
  • Max Planck Madalyası
  • Kraliyet Astronomi Topluluğu Altın Madalyası
  • Barnard Madalyası Bilim Hizmet Ödülü
  • Matteucci Madalyası
  • Franklin Madalyası
  • Copley Madalyası

Albert Einstein'a Göre Başarının Formülü: A= X+Y+Z

Albert Einstein Bize Başarının Formülünü Veriyor: A= X+Y+ZKendisi yaşamı boyunca hep çalışmış, hep ilerlemiş ve hep başarılara imza atmış biri olarak bize bir nevi hayata dair kopya vermiş. Hem de öyle karışık bir formül değil bu. Formülde yer alan “çalışmak” bize çoğu zaman zor gelse de, o olmayınca sonuç ne yazık ki yanlış çıkıyor.

Einstein’a göre başarı; A= X+Y+Z idi. Buradaki A: Başarı, X: Çalışmak, Y: Çalıştığı konuyu oyun gibi görmek ve Z ise konuşmak yerine üretmek anlamına gelmektedir.

[renkbox baslik="Edward Anthony Jenner Kimdir? Hayatı Hakkında Bilgi" link="https://bilgihanem.com/edward-anthony-jenner-kimdir/" resim="https://bilgihanem.com/wp-content/uploads/2018/01/edward-anthony-jenner-kimdir-hayati-ve-kariyeri-1024x597.jpg" renk="siyah" yenisekme="hayir"][/renkbox]

Bilim dünyasına bıraktığı miraslarla hala çok konuşulan bir isim olan Einstein yaşamı boyunca araştırmış ve dindiremediği merakını gidermeye çalışmıştır. Hayatı dolu dolu yaşayıp ilerleyen Einstein’ın yazdığı kitaplar bulunur. Bunlar:

  • Görelilik; Özel ve Genel Kuram: Popüler Bir Yorum, 1920
  • Görelilik'in Anlamı, 1921
  • Tek Atomlu Đdeal Gazların Kuantum Kuramı, 1924
  • Brown Hareketi Kuramı Üzerine Araştırmalar, 1926
  • Siyonizm Hakkında, 1930
  • Niςin Savaş, 1933
  • Gördüğüm Kadarıyla Dünya, Denemeler, 1934
  • Felsefem, 1934
  • Fiziğin Evrimi, Leopold Infield ile birlikte, 1938
  • Otobiyografik Notlar, Denemeler, 1949
  • Denemeler, 1950
Zekasının kendisini yönlendirmesine hayatının her döneminde izin veren Albert Einstein, Kuantum fiziğinin değerini anlayan ilk fizikçidir. Matematik alanında da başarıları vardır. Eğitim döneminde bir öğretmeni ona "Senden hiçbir şey olmaz." demiş, fakat kendisi bunlara aldırmayarak bugün tüm dünyanın tanıdığı bir isim olmuştur. İçindeki merakı hiç dirdiremedi. Şayet dindirseydi belki de bu derece başarılı olamayacaktı.
Bu yazımızı okumadan önce, Einstein hakkında neler biliyordunuz?
Sizce Einstein gibi bir dahi olmak doğuştan gelen bir yetenek mi, yoksa sonradan kazanılan bir şey mi?
O dönemlerde yaşamış olsaydınız Einstein'la tanışmak ister miydiniz?



Okur Yorumları