Türkan Şoray, halkın içinden gelip zorluklar içinde büyümüş olması, filmlerinde tipik Türk kadınını yansıtması, yaptığı her rolün sonuna kadar hakkını vermesi ve kusursuz oyunculuk yeteneğiyle hafızalara kazınmıştır. Sinemada kendisine bambaşka bir dünya oluşturmuş ve birçok kadın oyuncuya ilham olmuştur.
İri gözleri ve uzun kirpikleriyle yarattığı anlamlı bakışlarla sadece bir dönemin değil, sonraki nesillerin de konuştuğu bu isim, en beğenilen kadın oyuncular arasında yer almıştır. Unutulmaz rol arkadaşı Kadir İnanır’la aynı sahneyi paylaşmaktan keyif aldığını her fırsatta dile getirmiştir.
[renkbox baslik="Oya Aydoğan Kimdir? Hayatı Hakkında Bilgi" link="https://bilgihanem.com/oya-aydogan-kimdir/" resim="https://bilgihanem.com/wp-content/uploads/2018/02/oya-aydogan-kimdir-hayati-hakkinda-bilgiler-1024x597.jpg" renk="siyah" yenisekme="evet"][/renkbox]
Türk sinema tarihine damga vuran Şoray, dünyanın en çok başrolde oynayan oyuncusu olarak tarihe geçmiş, 200’ün üzerinde filmde yer almıştır. Aşağıda Türkan Şoray’ın hayatını, sinema kariyerine dair detaylı bilgileri ve bazı ünlü filmlerini bulacaksınız.
Türkan Şoray Kimdir?
Türk oyuncu, senarist ve yönetmendir. Bir dönem yazarlık ve şarkıcılık da yapmıştır. “Sultan” lakabı Türk sinemasında kendisinin anıldığı isimdir. Figen Şoray ile şarkıcı ve kendisi gibi sinema oyuncusu Nazan Şoray’ın ablasıdır.
28 Haziran 1945 tarihinde Eyüp, İstanbul’da doğdu. Devlet demir yollarında memur Halit Şoray ve ev hanımı olan Meliha Hanım’ın ilk çocuklarıydı.
Çok sayıda sinema filminde yer almış, Yeşilçam’ın unutulmaz filmlerinde çok kez başrol oyunculuğu yapmıştır. Hayatı boyunca 222 filmde rol almıştır.
Ailesi Türkan doğduğu sıralarda maddi sıkıntılar çekiyordu. Okul hayatına Rami Taş Mektebi’nde başladı. Fakat sürekli başka mahalleye taşındıklarından, 1956 yılında Feriköy İlkokulu’nda öğrenimini tamamladı.
Türkan Şoray’ın Hayatı
Türkan’ın anne ve babası 1954 yılında boşandı. Çocuklar anneye verildi ve Karagümrük’e taşındılar. Fatih Kız Lisesi’nde lise eğitimini aldı. Küçük yaşta babasını kaybetti.
Burada oturdukları evin sahibinin Emel Yıldız (hayvan hakları konusundaki hassasiyeti nedeniyle Panter Emel olarak da bilinir) adındaki kızları, Türkan’ın genç yaşta Yeşilçam’a adım atmasını sağladı. Bu dönemlerde henüz 15 yaşındaydı.
Emel Yıldız, o sıra “Köyde Bir Kız Sevdim” adlı filmin başrolünde oynayacaktı. Onunla birlikte filmin setine Türkan Şoray da gitti.
Türker İnanoğlu, kenarda oturup çekimleri seyreden Türkan Şoray’ı fark etti. Başrol için Türkan’ın daha uygun olduğuna karar verdi. Böylelikle Şoray’ın sinema yıldızı olmasındaki ilk adım gerçekleşti. Annesi, onun sinema sektörüne girişini hep destekledi.
İlk filminin ardından sürekli yeni teklifler almaya başlayan Şoray, oynadığı filmlerle özellikle magazin basınının dikkatini çekti. İlk kez, 1961 yılında dönemin ünlü haftalık popüler dergilerinden “Sinema Dergisi”ne kapak oldu.
Güzelliğiyle dikkat çeken Türkan, daha sonra Artist, Büyük Gazete ve Ses Dergileri’nin de kapaklarında yer aldı. Erkeklerden ilgi görüyor, artan seyirci sayısıyla rolüne motive oluyordu.
Sinemadaki Dönüm Noktası
Kararsızlıktan kadınlığa adım atışıyla gerek Yeşilçam çevrelerinde gerek izleyiciler üzerinde güçlü bir etki yarattı. “Acı Hayat” adlı sinema filmi onun sanat yaşamında bir dönüm noktası oldu. Bu filmde dönemin en ünlü aktörlerinden Ayhan Işık ile başrolü paylaştı.
Acı Hayat’taki rolü diğerlerinden daha farklıydı. Daha tutarlı bir karaktere hayat veren Türkan, tip olarak da gerçeğe daha yakındı. Ayrıca bu film, o güne kadar yapılmış en iyi aşk filmiydi.
1963 yılında çevirdiği bu film ona 1964’te 1. Antalya Film Festivali’nde En İyi Kadın Oyuncu Ödülü’nü getirdi. Ayrıca Acı Hayat, sinema yazarları tarafından “yılın filmi” seçildi.
Türk Sinemasının Sultanı Oluşu
Artık izleyicide oluşan Türkan Şoray imgesi, onu her filmin aranan yüzü haline getirmişti. Senaryo yazarları içinde Türkan’ın bulunduğu öyküler yazıyor, yönetmenler filmlerini onun üzerine kurabiliyordu.
Şoray’ın annesinin arkadaşı olan Rüçhan Adlı, Türkan Şoray’ın hayatında önemli bir role sahip oldu. Onu koruyup kollamış, hep konuşulan bir isim olmasında büyük rol oynamıştı.
Şoray ve Galatasaray eski başkanı Rüçhan Adlı, 1962 yılının Eylül ayında bir film setinde tanıştı. Rüçhan, Türkan’dan tam 23 yaş büyüktü.
Çocukluğunu baba sevgisi ve şefkatinden yoksun geçiren Türkan, ihtiyaç duyduğu sevgi ve şefkati Adlı’da buldu. Böylelikle 20 yılını aralıksız onunla geçirdi.
Şoray’ın “Sultan” olarak anılmasında ve sinemada saygıdeğer bir isim olmasında Rüçhan’ın büyük payı vardı. Şoray’a yolladığı çiçek buketlerine iliştirdiği kartlarda ona hep “Sultanım” diye hitap etti.
Rüçhan’ın Şoray’a hitap şekli bir zaman sonra dergi ve gazetelerde yayınlandı ve basına haber olarak düştü. Böylece Türkan artık Türk sinemasının ve Türk halkının sultanı olmuştu.
Rüçhan Adlı’nın Türkan’ın hayatındaki önemli yeri ve olumlu etkisi, ikilinin 1963 yılında birlikte yaşamaya başlamasıyla sıradan olmaktan çıktı. Aralarındaki bağ güçlenmişti.
Şoray Kanunları
1966 yılının sonlarına doğru, art arda bir dizi Şoray filmleri çekildi. Ancak bu filmler hep benzer konuları ele almaktaydı. Çekilen filmler aynı haftalarda Beyoğlu Sineması’nda vizyona girince durum bir süre için Türkan’ın aleyhine gelişti.
Yapımcılar tarafından bir süre kara listeye alınan Türkan, bu durumdan kurtulmak için “Şoray Kanunları”nı oluşturdu ve bildirdi. Bu kanuna göre Şoray, senaryoyu beğenmek zorundaydı.
Beğenmediği takdirde kendisine yeni bir senaryo getirilecek, oynayıp oynamamaya kendisi karar verecekti. Ağır şartlar içeren bu kanunlar 1967 yılında yazılı bir metine çevrildi.
Ardından Türkan Şoray’ın ünü ve gişe geliri zirveye çıktı. Hiçbir firma, yönetmen ve oyuncu ona karşı çıkamıyordu. Türkan’la sözleşme yapmak için rekabete girmeye başladılar.
Bu kanunlar sayesinde Rüçhan Adlı, Şoray’ın Yeşilçam’daki imajını yeniden koruma altına aldı. 1960’lı yıllarda Fatma Girik, Hülya Koçyiğit, Filiz Akın ve Türkan Şoray Yeşilçam’ın dört büyük kadın oyuncusuydu. Türkan Şoray ise bu isimlerin arasında yönetmenlik de yapmış olan tek oyuncuydu.
1970’li Yıllar
1970’li yılların başında da sinemada yıldızı parlayan Türkan Şoray, “Sultan Gelin”, “Cemo” ve “Memo” gibi filmlerde başarılı oldu. Fakat ilginçtir ki, bazı filmlerinde başarılı olamadı.
1972 yılında rol aldığı film sayısını azaltmaya başladı. Cemo filminin çekimleri esnasında attan düşerek felç geçirme tehlikesiyle karşı karşıya kaldı.
“Dönüş” adlı film onun ilk yönetmenlik deneyimi oldu. Yönetmenlik konusunda çevreden tepki toplasa da Yılmaz Güney’den aldığı tebrik mesajı Şoray’ın özgüvenini yerine getirdi.
Beklenenin aksi gerçekleşti ve film başarıyı yakaladı. Hatta Dönüş, 1973 yılında Moskova Film Festivali’nde özel bir ödül aldı. Aynı yıl kendi adına bir ilkokul yaptırarak eğitime katkıda bulundu.
Şoray’ın ikinci yönetmenlik deneyimi olan “Azap” adlı film ise başarılı olamadı. Bunun üzerine ünlü oyuncu daha kişilikli filmlere yönelmeye karar verdi.
1976 yılında yönetmenlik yaptığı üçüncü film olan “Bodrum Hakimi”ni çekti. Kendisi başrolde yer aldı.
1977 yılında kendisinin belki de en çok ses getiren ve büyük beğeni toplayan filmi Selvi Boylum Al Yazmalım’da oynadı. Burada Kadir İnanır’la başroldeydi. Bu unutulmaz aşk filmindeki rolü ona En İyi Kadın Oyuncu Ödülü’nü getirdi.
1980’li Yıllar
Türk sinemasının sultanı 1980 yılında hiç film yapmadı. 1981’de son yönetmenliğini yaptığı “Yılanı Öldürseler” filmiyle yeniden beyaz perdeye döndü.
Bu dönemler halk sinemaya gitmeye ara vermişti. Yeşilçam filmleri çok ilgi görmüyordu. Kadın dünyasını ele alan filmler çıkmaya başlamıştı.
Ardından Şoray Kanunları yıkıldı ve Türkan, “Mine” adlı filmle kadın filmlerinin öncüsü oldu. 1983’te Rüçhan Adlı’yı eşinden boşanmaması nedeniyle terk etti.
Fakat 1995 yılının Ağustos ayında rahatsızlanarak hastaneye kaldırılan Adlı'yı son anlarına kadar yalnız bırakmadı. Hayatında önemli rolü olan bu ismin kaybı, onu derinden etkiledi.
Evliliği
Adlı’yla uzun yıllar süren birlikteliğini sonlandıran ünlü oyuncu, tiyatro ve sinema oyuncusu Cihan Ünal ile evlendi. Bu evlilikten Yağmur adında bir kız çocukları oldu.
Birkaç filmde eşi Cihan ile birlikte rol aldı. Fakat bu filmler başarılı olamadı. Dört yıl süren evlilikleri 1987 yılında boşanmayla son buldu. 1990’lı yıllarda sadece birkaç filmde rol aldı.
İlk Televizyon Programı
Türkan Şoray sinemada ses getiren sanatçılardan biri olarak ilk televizyon programı olan “Sinema Benim Aşkım”ı sunmaya başladı. NTV’de yayınlanan bu programda konuklarıyla birlikte kendi sinema kariyeri konuşuluyordu.
Şoray, programa sinema oyuncularını davet ediyor ve sinemadaki sürecini anlatıyordu. Bu programla da uzun süre gündemde kaldı.
2000’li Yıllar
2000 yılında usta oyuncu Şener Şen’le birlikte rol aldığı “İkinci Bahar” adlı televizyon dizisiyle çok büyük bir başarıya imza attı. 2002’de ise “Tatlı Hayat” adlı dizide Haluk Bilginer ile rol alarak sanat hayatına devam etti.
2004 yılında rol aldığı “Mürüvvetsiz Mürüvvet” adlı proje, rol aldığı son sinema filmi oldu. 2012 yılında sinema kariyerini anlattığı “Sinemam ve Ben” adlı kitabını yayımladı. Yine aynı yıl “Bir Zamanlar Osmanlı” adlı diziyle ekranlarda göründü.
Aldığı Ödüller
Türk sinemasının Sultan’ı Türkan Şoray, hayatını adeta sinemaya adamıştır. Yakaladığı başarılarda pek çok ödülün sahibi olarak adını efsane isimler arasına yazdırmıştır. Yeşilçam’ın en güzel resim veren oyuncusu Şoray’ın aldığı ödüllerden bazıları şunlardır:
- Acı Hayat (1964), Vesikalı Yarim (1968), Hayallerim Aşkım ve Sen (1987) adlı filmlerde üç sefer Altın Portakal En İyi Kadın Oyuncu Ödülü
- Mahpus adlı filmiyle, 1973 Altın Koza En Başarılı Kadın Oyuncu Ödülü
- Selvi Boylum Al Yazmalım adlı filmiyle, 1978 yılında Taşkent Film Şenliği Uluslararası Aytmatov Kulübü Geleneksel Ödülü
- 1990 yılında İzmir Film Festivali Altın Artemis Onur Ödülü
- 1992 yılında Soğuktu ve Yağmur Çiseliyordu adlı filmle, Bastia Akdeniz Sinemaları Festivali En İyi Kadın Oyuncu Ödülü
- 1994 yılında Ankara Film Festivali Emek Ödülü
- Yine 1994 yılında Bir Aşk Uğruna adlı filmle, 31. Antalya Film Festivali En İyi Kadın Oyuncu Ödülü
- 1996 yılında 15. Uluslararası İstanbul Film festivali Sinema Onur Ödülü
- 1999 yılında Roma Film Festivali Büyük Ödülü
- Uçan Süpürge Kadın Film Festivali Kadın Yönetmen Ödülü
- 2000 yılında Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi Zirvedekiler Ödülü
- Antalya Altın Portakal Film Festivali En İyi Kadın Oyuncu Ödülü
- İkinci Bahar adlı diziyle, 2001 yılında Sakıp Sabancı Türk Kalp Vakfı ‘İyi Kalp Ödülü’
- 2001 yılında İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi Yılın Başarılı İletişimcisi Ödülü
- Yine İkinci Bahar dizisiyle Akademi İstanbul ‘un Yılın En Başarılı Sanatçısı Ödülü’ne 2001 yılında layık görülmüştür.
Türkan Şoray’ın Filmleri
Sinemada yüksek bir imaja sahip olan Türkan Şoray, en beğenilen oyuncular arasında yer aldı. Muhteşem oyunculuk yeteneğinin yanı sıra güzelliğiyle de ön planda olan ünlü oyuncu sinemada güzel, kırılgan, utangaç ama ulaşılmaz kadın profillerine can verdi.
Hayatı boyunca 200’ün üzerinde rol alan Şoray’ın ne yazık ki tüm filmlerini ele almamız mümkün olmadı. İşte sinemanın parlayan yıldızı Şoray’ın en ünlü beş filmi:
Acı Hayat
1962 yapımı bu filmin yönetmeni Metin Erksan’dır. Bir aşk öyküsünü konu alan bu film, Türk sinemasının önemli başyapıtları arasında yer alır.
Başrollerde Türkan Şoray ve Ayhan Işık yer alır. Şoray’ın Nermin karakterine hayat verdiği filmde Nermin ve Mehmet’in hikayesi anlatılır. Mehmet’le evlilik hayalleri kuran Nermin’in Ender adında zengin bir adamla tanışmasıyla aklı karışır.
Yoksulluktan bıkınca Ender’in evlilik teklifini kabul eder fakat Ender’in ailesi buna karşı çıkar. Bunun üzerine Mehmet’e geri dönmek istemesiyle büyük bir intikam planıyla karşılaşacaktır.
Vesikalı Yarim
1968 yılında gösterime giren bu filmin yönetmenliğini Ömer Lütfi Akad üstlenmiştir. Türk sinemasının önemli klasikleri arasında yer alır.
Başrollerde Türkan Şoray ve İzzet Günay rol almıştır. Filmde, manav Halil ve pavyon sanatçısı Sabiha’nın aşkı anlatılır.
Evli ve çocuklu olan Halil, arkadaşlarıyla gittiği pavyonda Sabiha’ya aşık olur. Bir zaman sonra Halil’in evli olduğunu öğrenen kadının kendini ondan soğutmaktan başka çaresi yoktur.
Kara Gözlüm
1970 yılında gösterime giren bu filmin yönetmenliğini Atıf Yılmaz üstlenmiştir. Romantik-dramatik türdedir. Başrollerde Türkan Şoray ve Kadir İnanır yer alır. Filmde Şoray, Azize karakterini canlandırır.
Bir kasabada balıkçılık yaparak dedesiyle yaşayan Azize’nin güzel sesi bir gazino patronu tarafından fark edilir ve şarkıcı olmayı kabul etmesiyle tüm hayatı değişir.
Kendisine aşık olan Kenan’ı aramaya başlar çünkü bilmeden Kenan’ın bestelerini söylüyor, kimliğini bilmiyordur. Film bu macera etrafında döner.
Sultan Gelin
1973 yılında gösterime giren bu filmin yönetmenliğini Halit Refiğ yapmıştır. Cahit Atay’ın aynı adlı oyunundan beyaz perdeye uyarlanmıştır. Dram türündedir.
Sultan, en fazla parayı veren zengin bir köylü oğlu Osman’la evlendirilir. Kalp hastası olan Osman, Sultan’a kocalık yapamaz.
Oğullarını kaybeden aile, sırf başlık paraları boşa gitmesin diye Sultan’ı en yaralayıcı törelerden biriyle evde tutmaya çalışır. Henüz yeni yürümeye başlayan oğullarıyla Sultan’ı zorla evlendirirler.
Mine
Ocak 1983 yapımı bu filmin yönetmenliğini Atıf Yılmaz yapmıştır. Necati Cumalı’nın aynı adlı oyunundan beyaz perdeye uyarlanmıştır. Mine karakterine Türkan Şoray hayat verir.
[renkbox baslik="Ayşen Gruda Kimdir? Hayatı ve Filmleri" link="https://bilgihanem.com/aysen-gruda/" resim="https://bilgihanem.com/wp-content/uploads/2019/04/aysen-gruda-kimdir-hayati-ve-filmleri-1024x597.jpg" renk="mavi" yenisekme="hayir"][/renkbox]
Mutsuz evliliğini sürdürmeye çalışan Mine’nin bir yazarla yaşadığı aşk anlatılır. Mine’nin kocası Cemil oldukça ilgisizdir ve eşini mutlu edemez. Kasabada Mine’ye ilgi duyan erkek sayısı fazladır ve hakkında dedikodular çıkar.
Mine’nin tek yakın arkadaşı lisede edebiyat öğretmeni olan Perihan’dır. Perihan’ın yazar abisi kasabaya gelir ve Mine ile yakınlaşır. Fakat bu yakınlaşma çok zorlu yollardan geçecektir.