İrlanda doğumlu İngiliz romancı ve mizah yazarı Laurance Sterne, en bilinen eseri olan Tristram Shandy Beyefendinin Hayatı ve Görüşleri ile tanınmaktadır. Kitap, yazıldığı dönemin üzerinden 250 yıl geçmiş olmasına rağmen hala en post modern eserler arasında gösterilmektedir. Yaşadığı dönemde yazdığı 2 dev eser yalnızca kendi döneminin ötesine geçmekle kalmamış aynı zamanda kendisinden sonra gelen isimleri de etkilemiştir.
Goethe, Mann, Gide , Joyce gibi yazarlar Sterne’in kitaplarından esinlenerek eserler ortaya koymuşlardır. Yaşadığı dönemde kitapları Fransızca, Almanca, İtalyanca gibi dillere çevrilmekte zorluk çekilmiştir. Bu nedenle pek çok yazar Sterne’nin eserlerini kopyalayarak sanki kendi eserleriymiş gibi piyasaya sürmüşlerdir.
[renkbox baslik="Yaşar Nabi Nayır Kimdir? Hayatı ve Eserleri" link="https://bilgihanem.com/yasar-nabi-nayir-kimdir/" resim="https://bilgihanem.com/wp-content/uploads/2017/03/yasar-nabi-nayir-hayati-hakkinda-bilgi.png" renk="gri" yenisekme="evet"][/renkbox]
Hayatı boyunca pek çok zorlukla mücadele etmek zorunda kalan Sterne, kendi hayatına dair pek çok izi kitaplarına yansıtmıştır. Özellikle orduda edindiği bilgi ve tecrübelerine dayanarak oluşturduğu kitaplar hala edebiyat dünyası içinde önemli bir yere sahiptir.
Laurence Sterne Kimdir?
Tristram Shandy ve Duygusal Yolculuk adlı iki kitabı sayesinde, adından yüzyıllar sonra dahi bahsettirmeyi başaran ünlü yazar Laurence Sterne, 18. yüzyılın en önemli isimlerinden bir tanesidir.
Yaşadığı dönem ve koşullar göz önüne alındığında, pek çok zor şey başarmıştır. Kendisi hakkında “çılgın din adamı” olarak bahsedilmektedir, çünkü hayatının büyük bir bölümünü din adamı olarak geçirmiştir.
Akciğerlerinde sorun olması nedeniyle her zaman için güzel iklimler arayan Sterne, en sonunda Fransa’ya yerleşmeye karar vermiş ve ailesi ile beraber burada güzel bir hayat geçirmiştir. Yazdığı en ünlü eserini Fransa’da kaldığı sürede tamamlamıştır. Din adamlığı dışında hakimlik de yaparak hem kanun hem de din insanı olmuştur.
Laurence Sterne'nin Hayatı
Laurence Sterne, İrlanda’nın Clonmel şehrinde 24 Kasım 1713’te dünyaya geldi. Sterne'nin babası Roger, York başpiskoposunun torunu olmasına rağmen, İspanyol Yükselişi Savaşı sırasında savaşan en düşük rütbeli piyade subayıydı.
Flanders'da Roger bir subayın dul eşi Agnes'le evlendi, ancak Agnes Roger'ın çok altındaki bir sosyal sınıftı. Roger İrlanda'da emekliye ayrıldı ve orada Laurence doğdu. Sterne’in erken çocukluk yıllarının çoğu yoksulluk içinde geçti.
Daha sonraki yıllarda Sterne, amcası Toby ve Onbaşı Trim'in portrelerini Tristram Shandy adlı kitabında kullanarak askerlere olan sevgisini dile getirmiştir.
Sterne, 10 yaşındayken Halifax yakınlarındaki Hipperholme'deki okula gönderildi ve orada yakınları olan amcası Richard Sterne kendisine baktı. Sterne çalışkan bir öğrenciydi ve bursla Cambridge'e gitti.
Üniversitede büyük dostu John Hall-Stevenson ile bir araya geldi ve akciğerlerindeki ilk şiddetli kanamasını yaşadı. Ne yazık ki Sterne, tedavi edilemez tüberküloz hastalığına yakalanmıştı.
1741-42'de Sterne, amcası tarafından kurulan bir gazeteye Sir Robert Walpole yönetimini destekleyen siyasi makaleler yazdı fakat kısa bir süre içinde tiksinti ile siyasetten çekildi. Amcası mümkün olduğunca ilerlemesini engelleyerek baş düşmanı oldu.
Daha sonra Elizabeth Lumley ile tanıştı ve aşık oldu, 1741'de evlendiler. Evlilikleri boyunca Sterne sürekli olarak eşini aldattığı için çatışmaları hiç bitmedi. Bir din adamı olmasına rağmen sıkı ama hatalı bir şekilde çalıştı.
İki dini mahkemede komiser (hakim) olarak görev yaptı ve York Minster'daki vaazları oldukça popülerdi. Dışarıdan onun yaşamı ılımlı bir şekilde başarılı olan din adamlarına özgü idi. Fakat birkaç ölü doğan çocukları olduğu için eşi mutsuzdu.
Sterne, masrafları kendisine ait olmak üzere, 1759 sonlarında Tristram Shandy'nin ilk iki cildini yayınladı. Kitabın patlamasının ardından kendi yayın evini açtı. 1762'de akciğer kanamalarının artması nedeniyle, Fransa'nın nemli havasından kaçtı. 18 Mart 1968’de Londra'daki lojmanlarında yatarken, kolunu sanki bir darbeyi önlermiş gibi kaldırdı ve "Şimdi geldi" diyerek öldü.
Laurence Sterne'nin Edebi Kişiliği
İnsan ile toplum arasındaki ilişkinin karmaşıklığının farkında olan yazar kitaplarında modern insan psikolojisini çok iyi bir şekilde işleyebilmişti.
Yazarın yaşadığı dönemde insanlar dinin getirdiği günah baskısından kurtulmaya ve sosyal ortamın gücüne inanmaya başlamışlardı. İnsanın ancak toplumun gelişmesi ile birlikte gelişebileceği düşünülüyordu ve bu da ancak akıl yoluyla sağlanabilirdi.
Öte yandan akıl eğitilmediği, bilgiden yoksun bırakıldığı zaman kolaylıkla yanlış yerlere sapabilirdi. İşte bu düşünceler Sterne’nin romanlarında çok net bir şekilde okuyucuya yansıtıldı. Kitaplarında ana karakterler her zaman akıl yoluyla kendi doğrularını bulmaya çalıştı.
Ele aldığı karakterlerde kişilik analizlerini ve duygularını çok başarılı bir şekilde çözümleyerek sunmaktadır. Sterne’ye kadar olan birçok yazar eserlerinde ideal bir durumu tarif etmeyi tercih etmişlerdi.
Yaşanan olaylar her zaman duygulardan daha ön planda yer alıyordu. Oysaki konumuz olan isim öncelikle duygulara, insanın doğasına ve akılcı yoldan açıklanması mümkün olan yönlerine yer verdi. Hiciv ustası Sterne akla verdiği önemi Tristram Shandy kitabında yer alan şu sözlerle de göstermektedir;
"Eğer insan düşünebilen bir varlıksa, şu saptamanın gerçekliğine de aşina olması gerekir: İnsan kendi düşüncelerine, kendi duygularına vakıf olmalıdır; geçmişte nelerin peşinde koştuğunu hatırlayabilmeli, onu yaşamı boyunca yaptıklarını yapmaya sevk eden gerçek saikleri ve mihrakları mutlaka bilebilmelidir.".
Laurence Sterne’in Eserleri
Sterne'nin en ünlü eseri olan The Life and Opinions of Tristram Shandy (Tristram Shandy’nin Yaşamı ve İnançları), 1759'dan 1767'ye kadar dokuz ince cilt halinde yayınlanmıştır.
Kitap, Tristram’ın hayatını anlatır. Bir seviyede Tristram Shandy entelektüel gururun hicividir. Modern yorumcular Tristram Shandy'yi psikolojik ve akıl-bilinç kurgusunun atası olarak görmektedirler.
Romanda başkahramanın hayatı anlatılıyor fakat onun doğumundan önce başlıyor hikaye. Kitabın ilk kısmında henüz doğmamış olan Tristram’ın yer alması tarihin başlangıçtan bu yana anlatılması gerek yargısını destekler nitelikte.
Dünya edebiyatında en tuhaf metinlerden biri olarak nitelendirilen kitap 1759-1767 yılları arasında bölüm bölüm yayınlandı. Edebiyat araştırmacıları, yazarın sağlık durumu iyi gitseydi kitabın bölümlerinin daha da uzayabileceğini söylüyor.
“Dünyayı ve üzerindeki tüm canlı varlıkları daha fazla sevebilmemiz için yazıyorum.” diyen Sterne, bu kitabıyla tartışmalı bir edebi eser örneğini bizlere sunmuş bulundu. Hatta kitabı çıktıktan yaklaşık bir yıl sonra, "Şehrin bir yarısı kitabıma ağır hakaretler ediyor, öteki yarısı göklere çıkarıyor; işin hoş yanı, hem hakaret ediyor hem satın alıyorlar.” şeklinde bir açıklamada bulundu.
Sterne'nin ikinci romanı A Sentimental Journey (Duygusal Bir Yolculuk), Yorick'in İtalya'yı ve Fransa'yı dolaştığı hikayedir. Duygusal Bir Yolculuk pek çok dile çevrilmiştir ancak çeviriler mizahi dili kaybettikleri için duyguları orijinal dil kadar iyi verememişlerdir.
Kitabın başkahramanı Yorick Fransa ve İtalya yolculuğuna çıkmıştır. Fakat bildiğimiz yolculukların aksine turistik yerler, müzeler, anıtlar ilgisini çekmemektedir. Tarihi bilgileri öğrenmek yerine insanların duygularını keşfetmeye yönelik bir yolculuktur bu.
Yorick bu yolculuğu esnasında; din adamları, asilzadeler, dilenciler, kontlar ve hizmetçiler olmak üzere sayısız insan türüyle karşılaşır. Elbette ki bu süreçte birçok macera yaşar.
[renkbox baslik="Gustave Flaubert Kimdir? Hayatı ve Eserleri" link="https://bilgihanem.com/gustave-flaubert-kimdir/" resim="https://bilgihanem.com/wp-content/uploads/2017/01/gustave-flaubert-hayati-hakkinda-bilgi.jpg" renk="kahve" yenisekme="hayir"][/renkbox]
Bir keşif seyahatnamesi diyebileceğimiz kitapta okur tam anlamıyla kendini duygusal bir gezgin olarak hisseder. Keskin zekanın ve ince esprinin buram buram koktuğu kitap, Tristram Shandy kadar ses getirmese de edebiyat dünyasında önemli bir yere sahiptir.
Bu çevirilerden sonra yazar "duygusallığın en büyük papazı" olarak adlandırılmıştır ve 18. yüzyılın ikinci yarısında kıtasal derin bir etki yaratmıştır. İngiliz yazarın ölümünden sonra ise; Letters from Yorick to Eliza (Yorick’ten Eliza’ya Mektuplar), Journal to Eliza (Eliza’ ya Günlük) adındaki kitapları yayımlanmıştır.