Servet-i Fünun dönemi yazarlarından biri olan Mehmet Rauf, Türk edebiyatına roman, hikaye, şiir ve çeşitli makaleler kazandırmıştır. Halit Ziya Uşaklıgil'in etkisi altında kalan ünlü yazarın edebiyata olan ilgisi çok küçük yaşlarda iken başlamıştır. Eserlerinde daha çok duygulara, romantik aşklara, insanların iç dünyasına, hüzne ve karamsarlığa yer verir.
Yazarın kaleme aldığı hikaye ve romanlarında yer yer kendi hayatından kesitler bulunmaktadır. Ya da romanlarında yer verdiği kahramanlar aracılığıyla kendi duygu ve düşüncelerini okura yansıtır. Türk edebiyatının ilk psikolojik romanı kabul edilen Eylül Mehmet Rauf'a aittir. Döneminin en önemli isimlerinden biri olan Rauf, realizmden etkilenmiş olsa da aşk ve sevgi konularını işlediği için eserlerinde romantizm akımının da etkisi görülmüştür
[renkbox baslik="Namık Kemal Kimdir? Hayatı ve Eserleri" link="https://bilgihanem.com/namik-kemal-kimdir/" resim="https://bilgihanem.com/wp-content/uploads/2017/01/namik-kemal-hayati-hakkinda-bilgiler.png" renk="mavi" yenisekme="evet"][/renkbox]
Eylül romanı, ünlü yazar ile özdeşleşlemiş ve Türk edebiyatında en çok okunan eserler arasına adını yazdırmıştır. Eylül romanındaki gibi karmaşık bir evlilik hayatı sürdürmeye çalışan Rauf, ilk evliliğini bitirmeden ikinci bir evlilik yapmaya kalkışmıştır. Edebiyat tarihindeki ilk psikoloji romanı olan Eylül ile akıllarda yer eden Mehmet Rauf, çalkantılı özel yaşamı ile de dikkat çekmektedir.
Mehmet Rauf Kimdir?
İstanbul doğumlu olan Mehmet Rauf, eğitim yaşamına ilk olarak Defterdar Mahalle Mektebi'nde başlamış, Servet-i Fünun döneminin önemli temsilcilerinden olan bir yazardır. Sonrasında Bahriye Mektebi'ne kaydını yaptırmış olsa da askeri alanda bir eğitim almaktan hiç de hoşnut olmamıştır.
Bahriye Mektebi'nde öğrenim gördüğü yıllarda Fransızca ve İngilizce öğrenen ünlü yazar bir taraftan da tiyatroyla ilgilenmiştir. Staj yapmak için 1895 yılında Girit’e gönderilmiş fakat Kiel Kanalı'nın açılış törenine katılmak için Almanya’ya geçmek zorunda kalmıştır.
Stajını bu ülkede tamamlayan Rauf, Türkiye’ye döndüğünde irtibat subaylığı görevine getirilmiştir. Ancak çıkardığı bir hikayenin uygun bulunmaması sebebiyle subaylık görevinden alınan Rauf, hayatını sadece edebiyattan kazandığı para ile devam ettirmiştir.
İstanbul’da göreve başladığı yıllarda edebiyat tarihinin önemli isimlerinden biri olan Tevfik Fikret’in halasının kızı Ayşe Sermet Hanım ile dünya evine girer. Bu evliliğinden iki kızı olan yazar, daha sonra Muazzez Hanım ile hayatını birleştirdi. Ancak bu evliliğinden çocuk sahibi olmadı.
Kendi yaşamındaki kesitlerden ele aldığı savunulan Eylül romanı ile Türk edebiyat tarihinde ses getirmiş olan Mehmet Rauf, küçük yaşlardan itibaren sanatın birçok alanı ile ilgili olarak büyümüştür.
İlk olarak babası tarafından tiyatro ile tanıştırılan Rauf’un bu sayede sanata olan yatkınlığı da görülmüştür. Eğitim gördüğü yıllarda da arkadaşları sayesinde edebiyata yönelmeye başladığı bilinmektedir.
Bir yandan ciddi bir roman okuyucusu olurken bir yandan da kendi denemelerini yazmaya başlamıştır. O yıllarda Denâet Yahut Gaskonya Korsanları eserini yazsa da, bazı sebeplerden dolayı yayınlanamamıştır.
Mehmet Rauf’un Hayatı
Yaptığı birden çok evlilik ve yaşadığı yasak aşklarla hareketli bir özel yaşama sahip olan Mehmet Rauf, 12 Ağustos 1875 tarihinde doğmuş, 23 Aralık 1931 tarihinde ise hayata veda etmiştir. Askerlik mesleğini bırakmanın ardından maddi sıkıntılar içerisinde hayatını devam ettirmiştir.
İlerleyen yıllarda tamamen edebiyata yönelmiş olarak yaşamını sürdüren yazar, kendi tarzını belirlemek amacıyla Avrupa’nın önde gelen yazarlarını takip eder ve kitaplarını fırsat buldukça okumaya çalışır.
Edebiyat alanındaki ilk denemelerini cinayet kurguları üzerine yazar. Yabancı yazarların yazı sıra, Mehmet Rauf’un edebi kişiliğinin oluşmasında Halit Ziya Uşaklıgil’in de önemli etkisi olduğu söylenmektedir. Bu noktada Uşaklıgil’e hayranlığını açıkça belirtmek adına mektup yazmayı tercih eder.
Mektubu cevaplanınca sonrasında yazdığı bir öyküyü Halit Ziya’ya gönderir ve öyküyü beğenen usta yazar ‘Düşmüş’ adlı öyküyü gazetede yayımlatır. Bu sayede iki yazarın arasındaki dostluk bağı da güçlenmiş olur.
Mehmet Rauf’un hayatını kısaca özetleyecek olursak öncelikle Servei Fünun döneminin en önemli isimlerinden biri olduğunu söylemeliyiz. Türk edebiyatının ilk psikolojik romanı olan Eylül’ün yazarıdır.
Eserlerinde duygulara, aşklara, insanların iç dünyasına, karamsarlığa ve hayallere yer verir. Toplumsal konulara çok fazla değinmemiştir. Ancak psikolojik tahliller ve insanların iç dünyasında yaşadığı mücadeleler birçok hikayesinde ele alınır.
Sanatında daha çok Halit Ziya’nın etkisi hissedilmektedir. Dili ve anlatımı anlaşılır, sade ve yalındır. Romanlarında kendi hayatından kesitler bulunmaktadır. Realizm ve natüralizm bakımından etkilenir. Öte yandan duygu ve sevgi gibi konuları ele aldığı için yazarın romantizm akımını da kullandığını söyleyebiliriz
Mehmet Rauf’un Eserleri
Mehmet Rauf’un eserleri arasında en popüler olan Eylül romanı, psikoloji alanında yazılmış olan ilk roman olarak edebiyat tarihinde önemli bir yer edinmiştir.
Romandaki karakterlerin psikolojik analizlerinin de yazar tarafından başarılı bir şekilde betimlenmiş olması, Eylül romanının bu denli ses getirmesine neden olmuştur. Bu durum edebiyat dünyasında alışkın olunan bir durum olmadığı için bir hayli ilgi çeken bir roman olmasına neden olmuştur.
Kitapta genel olarak Suat ve Süreyya adında genç çiftin evliliklerinin ilk yılları, yaşadığı olaylar alınmıştır. Süreyya, Suat ile birlikte babasının evinde otur. Fakat bir süre sonra bu durum her ikisinin de canını sıkmaya başlar. Çünkü babası oldukça otoriter dediğim dedik katı bir adamdır.
Her yaz mecburen birlikte köye gider ve tüm yazı sıkıntıdan patlayarak geçirirler. Bu arada Suat'ın kardeşi Hacer akrabaları olan Necip Bey ile birlikte gönül ilişkisine girer. Ancak bir süre sonra Necip bey Suat Hanım'a aşık olduğunu fark eder ve bu durum içinden çıkılmaz bir hal alır.
Kitabın temel olarak konusu bu şekilde ilerlerken karakterleri ve daha da önemlisi romanın özellikleri hakkında kısaca bilgi verelim. Saydığımız dört karakterden Suat ve Necip birbirine aşık olur. Süreyya her şeyden habersiz evliliğini sürdürmeye devam ederken, Suat'ın kardeşi Hacer ise Necip Bey ile gönül eğlendiren bir kadındır.
Roman Servet-i Fünun döneminde kaleme alınmış ve Türk edebiyatının ilk psikolojik romanı olma özelliği taşımaktadır. Kitapta Karı-koca arasındaki ilişki ile yasak bir aşk üçlemesi konusu ele alınır.
Yazar olayların betimlemesini çok fazla yapmamayı tercih etmiş ve ruhsal çözümlemeleri okura bırakmıştır. Daha çok Necip Bey’in ikilem arasında kaldığı duygu karmaşası işlenir. Bu kafa karışıklığı o kadar ileri boyuttadır ki, Necip Bey bir yandan yasak aşkı diğer yandan dostuna yaptığı ihaneti arasında boğulur.
Eylül romanı ile Servet-i Fünun döneminin temsilciliğini yapan bir yazar olarak varlığını sürdürse de Bir Zambak Hikayesi adlı eseri ile bu dönemin çizgisinden farklı bir üslup benimsediği görülmektedir.
Bu eseri ile yargılanan Mehmet Rauf, romanın ahlaki değerlere ters düşmesi nedeniyle hapse düşmüş ve bu arada da askerliğine son verilmiştir. Bu olaydan sonra bir anda kendini maddi çıkmazın içinde bulmuştur.
[renkbox baslik="Kemal Tahir Kimdir? Hayatı, Kitapları ve Sözleri" link="https://bilgihanem.com/kemal-tahir/" resim="https://bilgihanem.com/wp-content/uploads/2019/04/kemal-tahir-kimdir-hayati-kitaplari-ve-sozleri.png" renk="gri" yenisekme="hayir"][/renkbox]
Roman ve öykülerinin yanı sıra, tiyatro oyunları ile de edebiyat alanındaki çalışmalarına yön vermiş olan Mehmet Rauf, günümüzde halen severek okunan eserleri ile unutulmayan yazarlar arasındadır. Yazarın yayımlanan eserlerini türlerine göre sıralayacak olursak;
Romanları: Eylül, Feryad-ı Garam, Menekşe, Define, Kan Damlası, Halas, Genç Kız Kalbi, Karanfil ve Yasemin, Kâbus, Harabeler, Siyah İnciler, Bir Zambak Hikayesi.
Öyküleri: Kadın İsterse, Aşk Kadını, Düşmüş, İntizar, Pervaneler, Son Emel, Bir Aşkın Tarihi.
Tiyatro Oyunları: İki Kuvvet, Pembe Köşk, Pençe, Yağmurdan Sonra, Diken, Sansar'dır.